İsmini vermek istemeyen yetkili Amerikan Dışişleri Bakanı Antony Blinken'ın mayıs ayında açıkladığı gibi ülkesinin Kudüs'teki başkonsolosluğun tekrardan açılması sürecini ilerleteceğini söyledi.

Kudüs'te Amerikan Başkonsolosu, İsraillilerle irtibattan sorumlu Amerikan büyükelçiliğinden ayrı olarak Filistinlilerle resmi ve aleni olarak iletişim kurma yetkisine sahipti.

Donald Trump yönetimi, Amerikan İsrail'deki büyükelçiliğini 2018 yılında Tel Aviv'den Kudüs’e taşıdıktan ve Kudüs'ü "İsrail'in başkenti" olarak tanıdıktan sonra Kudüs Başkonsolosluğunu kapatmıştı.

Filistin yönetimi, Donald Trump'ın Kudüs'ü "İsrail'in başkenti" olarak tanıma kararından sonra Amerikan yönetimi ile siyasi temaslarını askıya almıştı.

Amerikan Dışişleri Bakanlığı Sözcü Yardımcısı Robert Palladino, o dönem yaptığı yazılı açıklamada, başkonsolosluğun, Tel Aviv'den Kudüs’e taşıdıkları büyükelçilik ile entegre olacağını ve ikisinin tek diplomatik misyonu oluşturacağını belirtmişti.

Palladino, entegrasyon sürecinde ve sonrasında tüm diplomatik faaliyetlerin ve konsolosluk hizmetlerinin devam edeceğini, başkonsolosluğun daha önce verdiği hizmetlerin tamamını yerine getirmeyi sürdüreceğini söylemişti.

Amerikan Büyükelçiliğinin Tel Aviv'den Kudüs'e taşınmasını kınayan Filistinliler, başkonsolosluğun büyükelçilikle entegresini kendileriyle Amerikan arasındaki son iletişim bağını koparmak olarak değerlendirdi.

Donald Trump yönetimi tarafından 2019 yılında kapatılan başkonsolosluk, on yıllardır Filistinliler ve Amerika arasında bir iletişim kanalı olarak hizmet verdi.

Başkonsolosluğun kapatılmasıyla birlikte Amerikan, İsrail'deki Amerikan Büyükelçisi ile çalışmayı şiddetle reddeden Filistinlilerle diplomatik temsilcilikten yoksun kaldı.

Başkonsolosluğun kapatılması, Kudüs'ü ilk defa "İsrail'in başkenti" olarak tanıyan resmi Amerikan tutumuyla bağlantılıydı.

Filistinliler Amerika'nın bu tutumunun, Kudüs'ün doğusu ve batısının İsrail egemenliği altında birleştirilmesinin Amerikan tarafından tanınması anlamına geldiğini düşünüyor.

Filistinliler, Amerikan Başkanı seçim kampanyası esnasında Kudüs'teki Amerikan Başkonsolosluğunu tekrardan açma niyetini açıklamasını memnuniyetle karşılamıştı.

Amerikan Dışişleri Bakanlığı da seçimleri kazanmasından sonra Amerikan yönetimi Biden'ın bu sözünü yerine getirme konusundaki kararlılığını yineledi başkonsolosluğun açılış mekanizması ve zamanıyla alakalı bir takvim belirlemedi.

Filistin yönetim Amerika Kudüs Başkonsolosluğunun açılmasını bekliyor

Filistinliler, Biden'ın seçim kampanyası esnasında verdiği sözlerden biri olarak, Amerikan yönetiminden başkonsolosluğu hızlı bir şekilde tekrardan açmasını talep ediyor.

İsminin açıklanmasını istemeyen Filistinli bir yetkili, başkonsolosluğun tekrardan açılması konusunun Filistin-Amerika görüşmeleri gündemindeki en önemli konulardan biri olduğunu savundu.

Donald Trump ABD'nin 47. Başkanı Seçildi Donald Trump ABD'nin 47. Başkanı Seçildi

Yetkili, Amerika yönetiminin, kendilerine başkonsolosluğun tekrar açılacağını vurguladığını tarih vermediğini ve Filistin tarafının kararın acilen uygulanmasını talep ettiğini söyledi.

İsrail, başkonsolosluğun tekrardan açılmasına karşı

İsrail Dışişleri Bakanı Yair Lapid, Donald Trump döneminde kapatılan başkonsolosluğun tekrardan açılması planıyla ilgili 1 Eylül'de yaptığı açıklamada, "Bunun kötü bir fikir olduğunu düşünüyoruz ve Amerika'ya bunun kötü bir fikir olduğunu düşündüğümüzü söyledik."

Eski İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu 23 Eylül'de Twitter hesabından yaptığı açıklamada, İsrail Başbakanı Naftali Bennett'in baskıya maruz kaldığını ve Amerika Kudüs'te başkonsolosluk açma talebini reddetmediğini savunmuştu.

Amerika iki devletli çözüm arayışında

Filistinliler, Kudüs'te Amerikan Başkonsolosluğunun tekrardan açılmasının siyasi açıdan önemli olduğunu düşünüyor.

Filistin Uluslararası İlişkiler Akademik Topluluğu (PASSIA) Başkanı Dr. Mehdi Abdulhadi, yaptığı açıklamada, "Biden yönetimi, Kudüs'ün nihai statü müzakerelerinin gündeminde olduğunu ve bu nedenle Washington ile ilişkilerin, özellikle İsrail başta olmak üzere bölgedeki büyükelçilikler aracılığıyla değil, doğrudan yapılması gerektiğini söyledi."

Amerika'nın tutumunun, iki devletli çözüm olarak adlandırılan siyasi bir çözüm arayışında olduğunu ortaya koyduğunu söyleyen Abdulhadi, Amerika Kongresi'nde, Amerika'nın çatışma konularındaki politikasının iki devletli bir çözüm olduğu gerçeğine dayanan bir yasayı geçirme hareketi bulunduğunu ve bu yasanın hazırlanmasında Demokrat ve Cumhuriyetçi temsilciler arasında bir hareketlilik olduğunu söyledi.

"Konsolosluk aracılığıyla olmak üzere, Filistin ile Amerika yönetimi arasındaki doğrudan ilişkinin geri dönüşü, özellikle eğitim, ekonomi, tarım, kurumlar, su ve diğer konularda Amerika raporlarının ve Amerika yardımının İsrail müdahalesinden uzak olduğu anlamına gelir."

Başkan Abdulhadi, Amerika dış politikasındaki sabit tutuma rağmen siyonist lobinin ve mevcut İsrail hükümetinin baskılarının devam ettiğini ve hala bu politikalara karşı çıkarak reddettiğini söyledi.