Tepsi bizim
İnanç,
Heyecan,
İstek,
Liyâkat,
Azim,
Mücadele,
İnce eleyip sık dokuma,
Araştırma
Ve daha fazlasını ‘gözünde’ gördüm.
Bir milletin hayalini, bir uzun adamın kararlılığını, işinin ehli bir topluluğun ümidini gördüm.
Adriyatik Denizi’nden Çin’e kadar milyonlarca metrekare bir alanı kaplayan Türk Milleti’ni gördüm.
Gözlerinde üretimi tamamlanıp satışa sunulmuş Türkiye’nin Otomobili’ni gördüm.
Sabırla çalışan bir TOGG gördüm.
Geçtiğimiz hafta Çarşamba günü şahsımı ve gazetemizin Medya Grup Başkanı Ahmet Zeki Gayberi’yi ziyarete gelen TOGG Basın Danışmanı Hakan Özenen’in gözleri ve sözleri ‘yerli otomobil’in üretim süreciyle ilgili tüm soru işaretlerini bitirdi.
En çok merak edilen ve eleştirilen konuların başında gelen ‘Yaklaşık 6 yılda tamamlanması gereken fabrika inşası ve otomobilin seri üretimi meselesini nasıl 2 yılda halledeceksiniz?’ sorusuna aldığımız yanıt ziyadesiyle memnun edici oldu.
Zira sadece yeni model bir aracın onaylanıp seri üretime geçmesi bile iki yıl sürüyor.
Bu açığı kapatmak için harekete geçen TOGG ekibi, bir kaç ülkede ürettirdikleri prototip yerli otomobillerle, ilgili testleri yaptırırken (sürüş, çarpma vs), bir yandan da fabrika yükselecek.
Böylece fabrikanın bitmesiyle birlikte yerli otomobilin test süreci de bitecek ve 60 yıllık otomobil rüyamız gerçek olacak.
Çok ciddi araştırmalar sonucunda belirlenecek olan marka ismi de sonbaharda açıklanacak.
BİZ TEPSİYİ ÜRETECEĞİZ
Uzun yıllar otomotiv yazarlığı da yapan Hakan abi, “en fazla yarım saat oturur kalkarım” planlamasıyla ziyaretimize gelse de sohbet 2 saatten fazla sürdü. Bu süre zarfında araçla ilgili tüm detayları konuştuk.
Her detayı buradan yazmayacağım.
Tabi, süreç içinde yayınlayacağım haberlerle ve yazılarla muhakkak bilgilendirme yapacağım.
‘Bu aracın neresi yerli ve milli?’ diye ağır eleştiri yapanlara ve kafasında soru işareti bulunanlara Hakan abinin verdiği bir cevap var.
Anadolu kokan bu cevabı Gürcan Karakaş da onaylamış:
“Manisalıyım. Çocukluğumuz orada geçti.
Anneannemin elinde büyüdük.
Bana derdi ki; Hakan, kasaptan şu kadar et al. Sonra manavdan şunları şunları al gel.
Anneannem bu malzemeleri alır bir güzel tepsiye dizerdi.
O zamanlar kimsenin evinde fırın yok.
Tepsiyi elime tutuşturur, fırına pişirmeye gönderirdi.
Piştikten sonra eve getirip afiyetle yerdik.
Şimdi bu yemek kasabın mı?
Manavın mı?
Fırının mı?
Yoksa tepsinin sahibi anneannemin mi?
Tabi ki anneannemin.
Evde tepsi olmasa aldığımız bu malzemeler yemek olur mu?
Olmaz.
İşte biz bu tepsiyi üreteceğiz.
Tepsi bizim.
Dolayısıyla yerli otomobilde bizim”
Rakamlar, veriler elbette çok önemli fakat işin mantığını anlamak ve kavramak lazım.
‘Yerli mi, değil mi?’ sorusuna verilmiş en harika cevap.
ANLAYAMIYORLAR
Dikkat çekmek istediğim bir konu da yerli ve milli otomobili eleştirenlerin sayısı.
Elbette eleştirenler olacak.
Elbette sorular sorulacak.
Bazılarının sözleri ve isnat ettikleri eleştiri boyutunu aşıyor.
Bütün bu insanlar kaç kişiler diye araştırma yapan TOGG’un elde ettiği sonuç şaşırtıcı.
Sadece 1115 kişi.
Bunların bir çoğu da paylaşılanı beğenen ve alıntı yapanlardan oluşuyor.
Sadece ‘Türkiye’nin Otomobili’ twitter hesabını bile şu anda 358 bin kişi takip ediyor.
Çok güzel algı yönetimi yapıyorlar.
Fakat yerli otomobilin bu topraklarda yaşayanları ‘birleştirici’ bir unsur olduğunu anlayamıyorlar.
Varlıklı olmasına rağmen, oğlunun lüks bir BMW almasına ‘israf ettin’ diye kızıp konuşmayan Anadolu insanının, Türkiye’nin üreteceği otomobili alan oğluna ‘helal olsun’ diyeceğini anlayamayacaklar.
Velhasıl, bazen eleştirsek de yerli ve milli otomobilin tüm süreçlerinde emeği geçenlere teşekkür ederiz.
ÖZLÜ SÖZ:
Özüne, köküne bakarsan cevabını alırsın.
Fırat İpek