Şehadet Camii'nde çökme tehlikesi
Bursa’nın Tophane semtinde yer alan ve Osmanlı’nın ilk yıllarında inşa edilen Şehadet Camii, restorasyon sırasında yapılan hatalar nedeniyle çökme tehlikesiyle karşı karşıya.
Kale Camii ya da Saray Camii olarak da bilinen yapı, Sultan Murat Hüdavendigar tarafından 1365 yılında inşa edilmişti.
Bursa Eski Eserleri Sevenler Kurumu üyesi ve gönüllü çevre müfettişi Ali Turan, caminin su gider sistemlerinin sağlıklı çalışmaması sebebiyle ciddi rutubet sorunları yaşandığını belirtti.
Turan, "Son restorasyonda gider kanalları düzgün tesis edilemediği için su, cami kubbesine ve duvarlarına sızıyor. Bu durum caminin duvarlarında kabarmalara, parça düşmelerine ve rutubet nedeniyle eserlerin zarar görmesine neden oluyor. Eğer bu sorun çözülmezse caminin kubbesinde çökme yaşanabilir," dedi.
Caminin özellikle doğu ve batı cephelerinde ciddi sorunlar olduğunu belirten Turan, batıdaki su giderinin BUSKİ kanalına bağlanmadığını, doğudaki giderin ise tıkalı olduğunu tespit ettiklerini ifade etti. "Giderlerin tıkalı olması caminin yükünü taşıyan sütunların üzerindeki baskıyı artırarak çökme riskini hızlandırıyor," diyerek yetkilileri acil önlem almaya davet etti.
Tarihi Önemi:
Şehadet Camii, Osmanlı döneminde şehirdeki en büyük cami olarak inşa edilmiş ve ilk halk camilerinden biri olarak kabul edilmiştir.
19. yüzyılda geçirdiği onarımda neorönesans ve neogotik üsluplarda yenilenen caminin bugünkü hali, aslının üçte ikisi oranında küçültülmüş bir yapıdır. İlk inşa edildiğinde dokuz kubbeli bir plan şemasına sahip olan cami, zamanla çeşitli nedenlerle orijinal mimarisinden uzaklaşmıştır.
Cumhuriyet döneminde ibadete kapatılan ve uzun yıllar askeri depo olarak kullanılan cami, 1946 yılında yeniden ibadete açılmıştır. Ancak yanlış restorasyonlar ve ilgisizlik nedeniyle bugün önemli bir tehdit altında.
Bursa’nın Kültürel Mirası Tehlikede:
Bursa Valiliği ve Vakıflar Genel Müdürlüğü’ne çağrıda bulunan Turan, tarihi mirasın korunması için hızlı ve kalıcı çözümler üretilmesi gerektiğini vurguladı.
Cami, Osmanlı tarihini yansıtan önemli eserlerden biri olması nedeniyle hem yerel hem de ulusal düzeyde ilgi ve koruma bekliyor.