Koronavirüs salgınında yaşanan ciddi artışın ardından tüm dünya aşıya odaklanırken, Türkiye'de gündem Çin aşısı olmuştu.
"UYGULAMA YAYGINLAŞTIKÇA GÖRECEĞİZ"
Koruyuculuk konusunda hiçbir aşı için net süre verilemediğini aktaran Koca, "Bunu, uygulama yaygınlaştıkça göreceğiz. Geleneksel yöntemlerle üretilen yani virüsün izole edildiği, inaktif hale getirildiği aşıların 6-8 ay, duruma göre bir yıl koruyucu olduğunu biliyoruz. Aşılama için bir planlama yapıyoruz. Aşılamayı yaygın yapmayı ve birinci basamağı etkili kullanmak istiyoruz. Vatandaşın kolay erişebileceği bir sistemimiz var. Dağıtım ve soğuk zincir imkanlarımız da güçlü" dedi.
"İNAKTİF AŞILAR GÜVENİRLİKLERİ BİLİNEN AŞILARDIR"
Sabah gazetesinden Okan Müderrisoğlu'na konuşan Koca, "Aşıların menşeinden ziyade üretim yöntemi, güvenlik ve etkinliğine bakılmalı. En güvenilir olan geleneksel yöntemle geliştirilen inaktif aşı türü. Bu, üretimi kolay olmayan, maliyeti yüksek bir aşıdır. İnaktif aşılar, farklı hastalıklar için uzun yıllardır ülkemizde uygulanmakta olan ve uzun dönem güvenlilikleri bilinen aşılardır. Diğer aşı, yani mRNA aşısı genetik yoldan etki eden ve daha kısa sürede üretilebilen bir aşıdır. İnsanlarda yeni uygulanan bir teknolojiyle hazırlanmaktadır" ifadelerini kullandı.
"NİSANDAN SONRA KENDİ AŞIMIZ ÇIKACAK"
Çalışmaların kısa dönem sonuçlarının başarılı olduğunu aktaran Koca, orta ve uzun vadede sonuçları bilinmiyor dedi ve "Yurtdışından inaktif aşıyı özellikle tercih ettik. Bizim Nisan'dan sonra kendi aşımız çıkacak. Yani, ithal aşıya ihtiyacımız da kalmayacak" şeklinde konuştu.
"ÇİN DAHA FAZLA TALEBİMİZİ KARŞILAYAMADI"
Koca, Çin'in daha fazla aşı talebini karşılayamadığını belirtti ve " Aşısına güveniyor. Kendi ihtiyacını ve dış talebi yönettiğini söylüyor. Diğer aşılarla ilgili de işbirliğimiz devam ediyor. Bulabildiğimiz diğer aşıyı getirteceğiz. Ruhsatını almış bir aşı, başvuru sonrası Türkiye'de de test ve onaydan geçerse, eczaneden satışına izin verebiliriz. İnaktif aşı dışında uluslararası süreçlerden geçmiş diğer aşılara da erişim sağlanacak" dedi.
"50 MİLYON KİŞİYİ EN ERKEN DÖNEMDE AŞILAMAMIZ LAZIM"
Nüfusun en az yüzde 60'ının aşılanması gerektiğini bildiren Koca, "Bu durumda 50 milyon kişiyi en erken dönemde aşılamamız lazım. Erken dönemde dünyayla birlikte en yaygın aşılamayı yapan ülkelerden biri olacağız. Mart ayından bu yana hastalığı atlatanları da hesaba kattığımızda aşılama ve bağışıklık kazananlarla birlikte çok ciddi mesafe almış olacağız. Sağlık çalışanlarıyla birlikte önce ben aşı olacağım. Aşılanmayı herkese tavsiye edeceğiz" ifadelerini kullandı.
"İSTANBUL 3. ZİRVEYİ, ANADOLU 2. ZİRVEYİ GÖRDÜ"
Dünyada birinci dalganın henüz bitmediğini belirten Koca, "Bu durum zirve süreçlerle yaşanıyor. İstanbul 3. zirveyi, Anadolu 2. zirveyi gördü. Son alınan tedbirlerin etkisinin iki hafta sonra görüleceğini düşünüyoruz. Önce vaka, sonra hastaneye yatış sayısı, sonra yoğun bakıma geçiş, daha sonra entübe olan hasta sayısı düşüyor. En sonunda kaybettiğimiz hasta sayısı azalıyor. Dolayısıyla vaka sayısıyla birlikte hastane yükünün de azalması önemli. Yoğun bakım doluluğu konusunda Adana, İzmir, Samsun, Hatay, Antalya, Ordu gibi illerde sorun yaşıyoruz. İstanbul ve Ankara daha kontrol altında" şeklinde konuştu.
"SÜREÇLER DSÖ'NÜN STANDARTLARIYLA BİREBİR UYUMLU"
Bakan Koca açıklamalarının devamında, "Türkiye yerli aşıda tüm prosedürleri yerine getiriyor ve süreçler Dünya Sağlık Örgütü'nün standartlarıyla birebir uyumlu. Hiçbir eksiğimiz yok. İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumumuzun vereceği ruhsat uluslararası olarak geçerli. Yerli olarak 4'ü inaktif olmak üzere mRNA ve vektör aşılarıyla beraber geliştirilmekte olan 16 aşı adayımız var. Bunlardan Faz-1 çalışmaları devam eden aşımız inaktif yani en güvenilir olan geleneksel yöntemlerle olan aşı" dedi.