Rekabet Kurumu Başkanı Birol Küle, yaptığı değerlendirmede, Rekabet Kurumunda soruşturmaları daha çok şikayet üzerinden başlatmaya özen gösterdiklerini söyledi.
Resen başlatılan soruşturma sayısının çok az olduğunu, şikayetlerin önce ilgili süzgeçten geçtiğini, sonra Kurula geldiğini bildirdi.
"İlk önce ön araştırma başlatıyoruz. Kurul kararıyla yerinde inceleme yetkimiz var. Bu aşamada özel hayata kesinlikle girmiyoruz. Yüksek teknoloji ekipman desteği ile inceleme yapan uzmanlarımız bu konuda eğitimli ve bilinçli. Sadece inceleme konusu araştırılıyor, özel hayatla ilgili hiçbir şey incelenmiyor. "
Teknolojiye ciddi yatırım yaptıklarını ve çok gelişmiş teknolojik aletleri sayesinde her türlü iletişim platformuna erişebildiklerini söyledi.
Fiyat denetimi yapmıyoruz
Özellikle perakende soruşturmalarında kamuoyunda "Rekabet Kurulu fiyat denetimi yapıyor" algısının ortaya çıktığına dikkati çekerek, "Biz fiyat denetimi yapmıyoruz.
Biz fiyat nasıl oluşuyor, ona bakıyoruz. Bizim için fiyatın oluşum süreci çok önemli. Yoksa bu fiyat düşüktür, yüksektir, böyle olmalıdır gibi müdahalemiz yok.
Fiyatı birlikte belirlemeye yönelik bir iletişim var mı, birlikte arz belirleniyor mu, pazar paylaşımı var mı, hassas bilgiler paylaşılıyor mu? Bu ve benzeri uygulamalar varsa bizim alanımıza girer."
Dünyada enflasyonist bir ortamın olduğunu, bu durumdan Türkiye'nin de etkilendiğini söyledi. Bu ortamda Rekabet Kurumu olarak üzerlerine düşen sorumluluğun bilincinde olduklarını ve var olan enflasyonun ne kadarının rekabet ihlallerinden kaynaklandığının kendilerini ilgilendirdiğini aktarırken, "Kim diyebilir ki enflasyonun tamamı maliyet enflasyonudur. Bunun içinde mutlaka rekabet ihlalleri vardır. Biz bunla ilgili kendimizi sorumlu tutuyoruz."
Büyük teşebbüslerin alıcı gücünden kaynaklanan sorunlar var
"Organize pazarın içinde yoğunlaşmanın dikkati çekici boyutta olması dengeleri bozuyor. Tüketiciler olarak sadece raftaki fiyata bakıyorsunuz raftaki fiyatın ötesinde pazarda çok ciddi payı olan büyük teşebbüslerin tedarikçilerle olan ilişkilerinde alıcı gücünden kaynaklanan sorunlar var.
Dolayısıyla sağlıklı bir ekonomi için üretim tarafını güçlendirmek lazım. Ancak siz pazarda alıcı gücüne sahipseniz, o güç üreticinin sağlıklı büyümesine, gelişmesine, yatırım yapmasına da engel olabilirsiniz. Dolayısıyla önemli pazar gücüne sahip olan teşebbüslerin bu güçlerinden kaynaklı olumsuz uygulamaları pazarda çok yönlü görebiliyoruz."
Perakende sektörü ile ilgili soruşturmada topla-dağıt karteli kapsamında yeniden fiyat tespiti üzerine yoğunlaştıklarını anlatan Küle, "'Topla-dağıtta bir tedarikçi, teşebbüslerin birbirleriyle direkt ilişkisi olmaksızın onların arasındaki iletişimi sağlıyor.
Fiyat geçişleri, promosyonlar, kampanyalar hatta indirimleri birlikte belirliyorlar. Bu da fiyatlar genel seviyesine yukarı yönlü bir ivme kazandırıyor."
Uzlaşma talepleri reddedildi
Zincir marketlerle ilgili açılan iki soruşturmanın da konusunun aynı olduğunu belirterek, 5 zincir market ve 14 tedarikçi için açılan ikinci soruşturmada 3 teşebbüsün uzlaşma talebinde bulunduğunu söyledi.
Bu teşebbüslerin, "İhlali kabul etmiyoruz ama Rekabet Kurulu ile uzlaşmak istiyoruz." demesi üzerine uzlaşma taleplerini reddedildiğini aktarırken, "Uzlaşma başvurusunun ruhunda ihlali kabul etmek temel prensiptir."
Perakende sektörüne yönelik 2. soruşturmada şu anda 3. yazılı savunmaları aldıklarını, nihai kararın muhtemelen sonbahar aylarında verileceğini söyledi.
Rakipler bilgi alışverişinde bulunamaz
Rakip firmaların hassas bilgi, geleceğe dair fiyat, üretim, teknolojik değişimle alakalı bilgi alışverişinde bulunamayacaklarını belirterek, böyle bir durumu asla affetmeyeceklerine dikkati çekti.
Firmaların birlikte hareket etmesinin piyasadaki yarışı engellediğini, "Bu durumda verimlilik düşer, inovasyon biter. İnovasyonun bitmesi ekonomi için felakettir.
Fiyatlar genel seviyesi yukarı yönlü hareket eder, kalite düşer, inovatif aksiyonlar alınamaz, tüketici refahı ciddi zarar görür. Dolayısıyla kartel ilişkileri; ülkenin kalkınma ve büyüme politikalarına çok büyük zarar verir."
Kurumun en çok dikkat ettiği hususlardan birisinin pazar tanımı olduğunu, buradan hareketle hakim durumdaki teşebbüsün pazardaki uygulamalarını analiz ettiklerini bildirdi.
Teşebbüsün hakim durumda olduğu pazardaki olumsuz yönelimlerine müdahale ettiklerini, "Pazarda çok sayıda firmanın olması ve pazar paylarının dengeli olarak dağılması bizim için son derece önemli. Örneğin 'Yemek Sepeti' soruşturmasından sonra pazara girişin önü açıldı. Yeni girişler ve aldığımız taahhütler ile pazar dengeye geldi."
Devam eden 32 soruşturma var
Rekabet Kurumunun şimdiye kadar 394 soruşturma tamamladığını ve 32 soruşturmanın ise devam ettiğini bildirirken, "Tamamlanan 394 soruşturmanın altısı taahhüt ile sekiz soruşturma ise uzlaşma ile sonuçlandırıldı. 1999- 2022 yıllarında uygulanan idari para cezası miktarı 10 milyar 725 milyon 990 bin 278 lira oldu."