Reflü, normal olarak mideden bağırsaklarımıza doğru gitmesi gereken asit, safra ve mukustan oluşan mide salgılarının yemek borusu veya ağıza kadar yer değiştirmesi olarak tanımlanıyor. Bu geriye doğru kaçışın esas nedeni alt yemek borusu kapakçığının gevşemiş yapıda olmasından kaynaklanıyor. Yapılan araştırmalara göre; ülkemizde reflünün görülme sıklığı yüzde 25’i buluyor.
Acıbadem Dr. Şinasi Can (Kadıköy) Hastanesi Gastroenteroloji Uzmanı Prof. Dr. Cem Aygün, reflü şikayeti olan kişilerin bahar aylarında beslenme alışkanlıklarına çok daha fazla dikkat etmeleri gerektiğini vurguladı.
BAHARDA BU BELİRTİLERE DİKKAT!
Reflü hastalığının kendini genellikle tipik belirtilerle kendini gösterdiğini ifade eden Prof. Dr. Aygün, "Ağıza kadar gelen acı tat, yenilen besinlerin ağıza gelmesi, göğüs bölgesinde yanma ve ağrı ile midede ekşime, en yaygın görülen belirtilerini oluşturuyor. Yemek borusunda iltihaba yol açan reflüde ise gelişen ülser veya ödem sonrasında göğüs kemiği arkasında şiddetli ağrı, bazen de boğazda bir yumru hissi gelişebiliyor" dedi.
Prof. Dr. Aygün, bahar aylarında boğazda yanma, ses kısıklığı, öksürük ve sinüzit gibi sık görülen sorunların reflü kaynaklı olabileceğine dikkat çekti.
KIZARTMALAR VE YAĞLI YİYECEKLERDEN KAÇININ
Prof. Dr. Cem Aygün, reflü hastalarının bahar aylarında dikkat etmeleri gereken beslenme kurallarını şöyle anlattı:
“Bahar aylarında değişen gıda tüketimi, özellikle yağlı yiyecekler ve sebze türü kızartmalar mide asidinin artmasına neden oluyor. Artan mide asidi de reflüyü tetikleyebiliyor. Dolayısıyla bu dönemde margarin gibi trans yağlardan, kaymak, krema ile mayonez gibi yağlı ürünler ile yiyeceklerden uzak durmak büyük önem taşıyor. Ayrıca yine bahar aylarında daha fazla tüketilen çiğ sebze ve meyveler, asitli ve gazlı içecekler, buzlu meyve suları, soğuk içecekler ile dondurma, reflü için zararlı gıdalar arasında yer alıyor.".
Gastroenteroloji Uzmanı Prof. Dr. Cem Aygün, doğru tedavilerin seçimiyle reflü hastalarının yakınmalarından kurtulabildiklerini belirterek, “Medikal tedavilerde öncelikli olarak semptom ve komplikasyon oluşumunda suçlanan en önemli etken olan mide asidinin azaltılması hedefleniyor. Proton pompası blokajı yapan ilaçlar (PPİ), aside bağlı ülserde etkin ve güvenli bir yöntem olarak sık kullanılıyor. İhtiyaç halinde midede bariyer oluşturan şuruplar, yemek borusu hareketini düzenleyen ilaçlar ve kapakçık basıncını artıran tedavilere başvuruluyor. Yaşam tarzı değişiklikleri de önemli bir hasta grubunda fayda sağlıyor. Tedaviye dirençli hastalarda endoskopik reflü prosedürleri uygulanabiliyor. Seçilmiş hastalarda cerrahi yöntemden de faydalanılıyor. Günümüzde cerrahi tedaviler içerisinde en sık laparoskopik fundoplikasyon yöntemine başvuruluyor” diye konuştu.