Küresel piyasalarda, Rusya-Ukrayna savaşına dair endişeler ve artan enflasyonist baskılarla geçen hafta boyunca oynaklığın yüksek, risk iştahının düşük seyrettiği gözlenirken, yeni haftada gözler Amerika, İngiltere, Japonya ve Türkiye’de merkez bankalarının faiz kararlarına çevrildi.
Rusya-Ukrayna savaşı ve bu paralelde devreye alınan yaptırımların küresel ekonomiye etkilerine dair endişeler piyasaların yönü üzerinde belirleyici olmaya devam ederken, Çin'de Kovid-19 salgınında artan vaka sayıları da tekrardan endişe kaynağı olmaya başladı.
Emtia fiyatlarının yüksek seviyelerini koruması, enflasyonist baskıların daha da artacağı ve beklenenden uzun bir süre gündemde kalacağı görüşlerinin güçlenmesini beraberinde getirirken, belirsizlik ortamında merkez bankalarının para politikalarına ne şekilde yön vereceği yakından takip ediliyor.
Bu kapsamda bu hafta çarşamba Amerika Merkez Bankası (Fed), perşembe İngiltere Merkez Bankası (BoE) ve cuma Japonya Merkez Bankası (BoJ) toplantılarından çıkacak kararlar ve yapılacak sözle yönlendirmelerin, gelecek dönem para politikalarının seyri açısından önemli ipuçları vermesi bekleniyor. Yurt içinde ise yatırımcıların odağında, perşembe günü faiz kararını açıklayacak olan Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası'nın toplantısı bulunuyor.
Analistler, Rusya-Ukrayna savaşının merkez bankalarının para politikalarına etkisi açısından ilk sinyallerin bu hafta alınacağını belirterek, özellikle Fed'in Kasım 2018 yılından beri ilk defa yapması beklenen faiz artırımlarının gelecek dönemdeki boyutu ve hızına dair vereceği mesajların kritik olacağını söyledi.
BoE'nin de ülkede enflasyonun son 30 yılın en yüksek seviyesine çıkması karşısında faiz artırımlarına devam etmesinin beklendiğini aktaran analistler, BoJ tarafında, hedeflerin altında kalan enflasyon nedeniyle emsallerin aksine uygulanan ultra gevşek para politikasında bir değişiklik öngörülmediğini, karar metninde geleceğe dönük verilecek mesajların izleneceğini açıkladı.
Geçen hafta Rusya-Ukrayna savaşına yönelik endişelerle 131 dolarla Temmuz 2008 yılından beri en yüksek seviyeyi gören Brent petrolün varil fiyatı, müzakere umutları ve arz konusunda farklı tedarikçilerin devreye girmesi ile haftayı yüzde 5,5 düşüşle 110,5 dolardan tamamlarken, bugün özellikle Çin'de Kovid-19 salgınında artan vaka sayılarının da etkisiyle düşüşünü sürdürerek, yüzde 2,7'lik azalışla 107,5 dolar seviyelerinde dengelendi.
Tahvil piyasalarında ise artan enflasyonist baskılar karşısında Amerika'nın 10 yıllık tahvil faizlerinde gözlenen yükseliş yeni haftaya taşındı ve yüzde 2,06 seviyeleri test edildi.
New York borsasında geçen hafta boyunca artan jeopolitik riskler ve enflasyonist kaygılarla negatif bir seyir izlendiği görülürken, haftalık bazda Nasdaq endeksi yüzde 3,53, S&P 500 endeksi yüzde 2,88 ve Dow Jones endeksi yüzde 1,99 değer kaybetti.
Geçen hafta 99,1'le Mayıs 2020 yılından beri en yüksek haftalık kapanışını yapan dolar endeksi, yeni haftaya da değer kazanımıyla başlayarak 99,3 seviyelerinde dengelendi.
Avrupa tarafında, geçen hafta Rusya-Ukrayna savaşına yönelik haber akışının yanı sıra enerji tedariki, enflasyondaki yükseliş ve büyümeye yönelik kaygılarla pay piyasalarında oynaklığın yüksek seyrettiği görüldü.
Avrupa Merkez Bankasının (ECB) beklenenden daha "şahin" bir tutum sergilemesi her ne kadar pay piyasalarını baskılayan bir faktör olsa da haftalık bazda Almanya'da DAX endeksi yüzde 4,07, Fransa'da CAC 40 endeksi yüzde 3,28, İngiltere'de FTSE 100 endeksi yüzde 2,41 değer kazandı.
Endekslerdeki yükselişte, rekor seviyelerden geri çekilen emtia fiyatları, müzakere umutları ve yoğunlaşan tepki alımları etkili oldu. Avro/dolar paritesi ise geçen hafta 1,08 ile Mayıs 2020 yılından beri en düşük seviyeyi görmesinden sonra yeni haftaya yatay başladı.
Asya tarafında, geçen hafta boyunca azalan risk iştahı ile pay piyasalarında yüksek oynaklıkla birlikte karışık bir seyir izlendiği görülürken, büyüme ve teknoloji hisselerinde satışların yoğunlaşması dikkati çekti.
Çin'de Kovid-19 vaka sayılarının salgının başlangıcından beri ilk defa hızlı yükselişlerle ilerlemesinden sonra ülke içi önlemlerin artırılması yeni haftanın başlangıcında pay piyasalarını baskıladı. Buna karşın dolar/yen paritesinin 117,9 ile Ocak 2017 yılından beri en yüksek seviyeye tırmanması Japonya borsasını destekledi.
Bu gelişmelerle kapanışa yakın Japonya'da Nikkei 225 endeksi yüzde 0,9 ve Hindistan'da Sensex endeksi yüzde 0,5 artışla, Çin'de Şanghay bileşik endeksi yüzde 1,74 ve Hong Kong'da Hang Seng endeksi yüzde 3,9 düşüşle seyrediyor. Hong Kong borsasındaki düşüşe, hisse fiyatı yüzde 8'e yakın değer kaybeden Çinli teknoloji devi Alibaba öncülük ediyor.
Yurt içinde Borsa İstanbul'da küresel pay piyasalarından pozitif ayrışmaya devam eden BIST 100 endeksi, cuma günü yüzde 0,58 artışla 2.053,85 puandan kapandı.
Endeksin haftalık bazdaki yükselişi ise yüzde 3,17 düzeyinde gerçekleşti. Dolar/TL ise küresel çapta artan dolar talebi ile geçen haftayı yüzde 3,9 yükselişle 14,7676'dan tamamlamasından sonra bugün bankalararası piyasanın açılışında 14,8040 seviyelerinden işlem görüyor.
Analistler, Rusya-Ukrayna savaşına yönelik gelişmelerin piyasaların yönü üzerinde belirleyici olmaya devam ettiğini belirterek, bugün iki ülke arasında ateşkesin sağlanması için yapılan müzakerelerin 3. turunun gerçekleştirileceğini, buradan çıkacak haber akışının yakından takip edileceğini söyledi.
Çin'de, Kovid-19 salgınında artan vaka sayıları ve sıkılaştırılan tedbirlerin de yatırımcıların odağında yer aldığını aktaran analistler, teknik açıdan BIST 100 endeksinde 1.950 puanın destek, 2.090 seviyesinin direnç konumunda bulunduğunu bildirdi.