• Son yıllarda görülme sıklığı artan meme kanserinde erken tanının önemine dikkat çeken Özel Esentepe Hastanesi Meme Kliniğinden Op. Dr. Aydın Ulaş, “Kanserli doku, bulunduğu bölgeden ilerleyerek memeye yakın lenf bezlerine kadar ulaşabiliyor. Eğer erken tanı konulamaz ve tedaviye başlanamazsa, sonraki süreçlerde tedavi çok daha zorlu hale geliyor” uyarısında bulundu.
BURSA - Hayat boyu her 8 kadından birinde görülen meme kanseri, dokuyu oluşturan hücre gruplarından birisinin değişimiyle ortaya çıkan ve kontrolsüzce çoğalması sebebiyle gelişen bir kanser türüdür.
Meme kanserinin kadınlarda görülen kanser tiplerinde ilk sırada yer aldığını ifade eden Özel Esentepe Hastanesi Meme Kliniğinden Op. Dr. Aydın Ulaş, “Genellikle rutin tarama yaptırmayan kadılarda hastalık geç fark ediliyor. İleri evrede tanı konan hastalar, tamamen tedavi olma şansını kaçırıyor. Erken evrede saptanabilmesi için bu konuda kadınları bilinçlendirme çalışmalarının artması gerekiyor” dedi.
Kadınların bazen kendi kendilerine muayene etme yöntemleriyle de hastalığın farkına vardığının altını çizen Dr. Aydın Ulaş, “Kişiler, çoğu zaman kendi imkânlarıyla elle yaptıkları kontrollerde ellerine bir kitlenin geldiğini ve bu yüzden doktora danıştığını ifade ediyor, dikkat edilirse ve farklar bilinirse, bu yöntem hastalığın teşhisinde büyük rol oynar” ifadelerini ekledi.
HASTALIĞI KENDİNİZ FARK EDEBİLİRSİNİZ
Meme kanserinde en belirgin belirtinin ele gelen kitle olduğunu söyleyen Op. Dr. Aydın Ulaş, “Bu kanser türü teknik imkânlarla saptanabilir hale gelene kadar, kişiler tarafından fark edilebilecek birçok belirti de vermektedir. Bunlar, her zaman ağrılı olmasa da bazen ağrılı olabilir. Bunun yanında memede çekinti, deride kalınlaşma, şişlik, deride tahriş veya meme ucunda hassaslaşma ya da içe dönmesi gibi belirtilerle kendini gösterebilmektedir” dedi.
Hastalığın bu belirtilerle fark edilebileceğini belirten ve erken evrede doktora danışan kişilerin tedaviden olumlu sonuç alma oranının yüksek olduğunun altını çizen Dr. Ulaş, “20-40 yaş arasına ayda bir kere kendi kendine meme muayenesi, 40-69 yaş aralığına yine ayda bir, kendi kendine elle muayene, yılda bir hekim muayenesi ve risk durumuna göre yılda veya iki yılda bir de mamografi çekimi tavsiye edilmektedir” dedi.
RİSK FAKTÖRÜ GRUPLARININ DİKKATLİ OLMASI GEREKİYOR
Tüm hastalıklarda olduğu gibi meme kanserinde de risk faktörlerinin mevcut olduğuna dikkat çeken Op. Dr. Aydın Ulaş, ailesinde meme kanseri öyküsü bulunan kişilerin bu duruma özellikle dikkat etmesi gerektiği konusunda uyarıda bulundu.
BU FAKTÖRLERE DİKKAT !
Meme kanserinin çoğu zaman ailenin hastalık öyküsünden kaynaklanmadığını ancak risk taşıyanların daha yakın izlenmesi gerektiğini söyleyen Dr. Aydın Ulaş; alkol kullanımı, obez veya aşırı kilolu olmak, hiç doğum yapmamış veya ilk doğumunu 30’dan sonra gerçekleştirmek, yeterli fiziksel aktivitede bulunmamak, ilk adetini çok erken yaşta görmek, geç menopoza girmek, göğse radyoterapi almak ve uzun süreli hormon tedavisi almak gibi faktörlerin de meme kanseri riskini artırdığını sözlerine ekledi.