Gündem

MAZLUMDER Ankara Şubede Osman Yurt Güven Tazeledi

İnsan Hakları ve Mazlumlar için dayanışma Derneği (MAZLUMDER) Ankara şube 13. dönem olağan kongresi mevcut başkan Osman Yurt güven tazeledi.

Abone Ol

MAZLUMDER Ankara Şube Osman Yurt ile Devam Dedi..

İnsan Hakları ve Mazlumlar için dayanışma Derneği (MAZLUMDER) Ankara şube 13. dönem olağan kongresi AKV Konferans salonunda gerçekleştirildi..

Şube yönetim, denetim ve genel merkez genel kurul delegelerinin belirlendiği genel kurulun sunumunu Orhan Göktaş yaptı.

Şube Başkanı Osman Yurt’un selamlama konuşması ile başlayan genel kurul, ASTP dönem sözcüsü Mehmet Fatih Serenli ve ANFİDAP İcra kurulu üyesi ve MAZLUMDER Ankara Şube yönetim kurulu üyesi Ercan Durgun’un konuşmaları ile devam etti.

MAZLUMDER Ankara Şube Başkanı Osman Yurt Konuşmasında Türkiye ve Dünya'daki İnsan Hakları ihlallerine değindi.

Yurt, MAZLUMDER'in , kurulduğu 28 Ocak 1991 yılından bu yana 34 yıldır mazlumun yanında zalime karşı adil bir dünya için mücadele vermeye gayret gösterdiğini belirterek, geçen yıllar içinde ümit ve temennilerinin dünyada hukuksuzluğun, zulmün, insan hakları ihlallerinin yok olmasa bile gittikçe azalması olduğunu , ülkemizde ve dünyada yaşanan gelişmelerin kendilerine, insan hakları mücadelesine çok daha fazla ihtiyaç olduğunu gösterdiğini vurguladı.

Osman Yurt , Dünya ölçeğinde hegemon ve emperyalist ülkelerin her türlü kayıttan yoksun, bencil ve insanlık dışı politikaları daha zayıf ülkeler ve toplumlar üzerinde tahmin edemeyecek tahribatlar oluşturduğunu belirtti.

Yurt, başta Filistin, Gazze olmak üzere, Suriye’de, Irak’ta, Sudan’da, Doğu Türkistan’da, Myammar’da yaşananlar daha çok çocuklar ve kadınlar olmak üzere on binlerce insanın ölümüne, yerlerinden edilmesine, hapsedilmesine, hapishanelerden daha kötü şartlarda toplama kamplarında, geri gönderme merkezlerinde tutulmalarına yol açmaktığını söyledi.

Mazlumder'in 2009 yılında Gazze’de fosfor kullanımını belgelediğini, Birleşmiş Milletlerin gündemine taşıdığına değinen Osman Yurt, "Bir buçuk yıllık Büyük Gazze Soykırımı Sürecinin ulusal  ve uluslararası yargı mercilerinde tartışılmasını sağlamak için, destekleyen STK ve insanlarla birlikte çaba gösterdik. Bunların bir kısmı kamuoyunca yakından takip edilmektedir. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne, Filistinli mağdur adına ve Avrupa Konseyi ülkelerinin İsrail’e silah satışının durdurulması için tedbir talepli başvurumuzun sonucunu beklemekteyiz. Geçtiğimiz hafta ANFİDAP adına arkadaşlarımız Adalet Bakanı ile görüştüler. TCK 13 kapsamında, İsrail’li, soykırımın, insanlığa karşı suçların sorumlularının ve bu soykırıma iştirak eden Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı kimliğine sahip çifte vatandaşların yargılanması için Bakanlığın  ve ilgili mercilerin inisiyatif kullanacaklarını öğrenmekle umutlandık." dedi..   

Osman Yurt Devamla şöyle konuştu:

"On dört yıldır Suriye’de yaşanan katliamları, tecavüzleri, 10 milyonun üzerinde insanın evinden, yurdundan olmasını Dünyaya duyurduk. Raporlar yayınladık. Sednaya’yı, babaları belirsiz çocukların annelerinin dramlarını, ilgili diğer kurum ve kuruluşlarla birlikte gündeme aldırmaya çalıştık. Öldürülen, sürülen, tecavüze uğrayan, denizlerde boğulan, sokaklarda dövülen, horlanan, yakılan, aşağılanan, linçlere, pogromlara uğrayan, türküsü, hikayesi olmayan insanlara sahip çıkmaya çalıştık. Kısık seslerdik. Televizyonlarda, açık oturumlarda, “Yeter artık, gidecekler” diye bağıranlara yüreğimizdeki yangını anlatmaya çalıştık. Şimdi Suriye’de yaşanan Sednaya felaketini herkes biliyor. Ona da alışıldı.

Bizim hikayemiz bittiği yerde başlıyor.  Sednaya Cezaevi’nin bire bir aynısı olan Irak’ta yapılmış ondan fazla  cezaevinde, gözaltı merkezlerinde, toplama kamplarında devam eden işkencelerin, öldürmelerin, sokakta kurşuna dizmelerin sıradanlaşmasına karşı direnişimizi, ‘yeni kurbanlar  gönderilmesin’ haykırışımızı yükseltiyoruz. Suriye’de yaşananları anlatırken karşılaştığımız duvarlarla bu kez de yüzleşiyoruz. Geçtiğimiz hafta tebliğ edilen, Irak’a gönderilsinler, sonucuna yol açacak Anayasa Mahkemesi toplu kararına karşı ne yapacağımızı uykusuz gecelerde düşünmenin ötesine geçmeye çalışıyoruz. Türkiye’den dört ay önce Irak’a giden gencin teslim edilen cesedini, yıllar önce Türkiye’den gönderilmiş, istenen para ödenmedikten sonra, Bağdat’ta gözaltı merkezinde işkencede can veren Casim’in çığlıklarını, toplu halde teslim edilen insanların parçalanan bedenlerini, gönüllü gittiği bildirilen, zorla gönderildiğini kapıdan ileten kayıp Iraklının acısını herkesin gündemine getirmeye çalışıyoruz. Musul’da El Kaide’nin  öldürmesi tehlikesinden Kerkük’e sığınmış ve Erbil yönetimince Bağdat’a teslim edilen avukat Sami’nin idamını durdurmak üzere uluslararası kampanyamızı sürdürüyoruz. Irak Raporumuzu kısa süre içinde yayınlamayı planlıyoruz. Geniş bir çalışma devam ediyor.  

Ve Irak’a, Suriye’ye, bütün ülkelere, hangi güç olursa olsun denetlenmesi, kontrol edilmesi gerektiğini, kontrol edilmeyen her gücün felaketlere yol açacağını; ve herkese, karşısında olanın hakkını savunmaktan daha büyük, daha erdemli, daha sonuç alıcı bir yolun olmadığını  anlatmaya çırpınıyoruz. Osmanlı sonrası kanayan coğrafyaların ortasında, durumu anlamak, çözümler üretmek önümüzde acil bir gündem olarak durmaktadır. İnsan hayatlarının sayılarda bile anlamını kaybettiği zamanlarda, milyonlarla ölümün, istatistiklerin kuru rakamlarının dışına çıkmasına dönük adımlar atılmasının gerektiğine inanıyoruz. Her konunun olduğu gibi, insan haklarının da araçsallaştırılmasını, Dünyanın hakimlerinin ahlaksızca kullanmaktan kaçınmadığını göz ardı etmiyoruz.

Güvenlik Konseyi başkanı iken Rusya Federasyonu tankları BM üyesi Ukrayna’nın başkenti Kiev kapılarında idi; biz Rusya Büyükelçiliği önünde tepkimizi gösterdik. Gazze Soykırımı sırasında ABD silahları ile İsrail bir Hastahaneye saldırıp 500’ün üzerinde Filistinli katledildiğinde ABD Elçiliği önündeki ANFİDAP Protestosunda konuştuk. Balfour deklarasyonu’nun yıldönümünde, yüz yıl önce Filistin için alınan kararların, insanlığı felakete sürükleyen, Dünya barışını tehdit eden   sonuçlarını İngiltere Büyükelçiliği önünde anlattık.

Türkiye, 15 Temmuz 2016'da girdiği olağanüstü dönemden ve özellikle yargıda ve güvenlik alanında bu dönemden tevarüs eden olağanüstü uygulamaların cazibesinden kendini kurtarabilmiş değildir.

Başta yargı bağımsızlığı ve yargının siyasallaşması sorunu Türkiye’nin önünde en temel sorun olarak durmaktadır.

İfade özgürlüğü, toplantı ve gösteri hakkı son derece sınırlı şartlarda kullanılabilmekte, özellikle siyasi davalarda güvenlikçi politikalar hukukun önüne geçmekte, fikir özgürlüğü olarak yorumlanabilecek durumlarda tutuklamalar ve ağır cezalar verilebilmektedir.

15 Temmuz 2016 sonrası kamudan ihraç edilen yüz binin üzerinde insandan, içinde bulunulan  dönemin olağandışı şartları sebebiyle mağdur edilmiş olanlar,  yeni, hukukî bir bakış açısı ile ayıklanabilmiş değildir. Mağduriyetler çok yönlü olarak devam etmektedir.

Yapılan infaz yasası değişiklikleri adaleti sağlamak yerine suçluyu, özellikle adli suçluları cesaretlendirmiş, siyasi suçlular ile adlî suçlular arasında adli olanlar lehine bir ayrıcalık oluşturmuş, suçun azalmasına  hizmet etmemiştir.

Yargı kararı olmadan kayyım atamalarını eleştirdik, seçme ve seçilme hakkına olan bağlılığımızı her vesile ile vurguladık.

Mültecilerle ilgili son derece sert, zaman zaman keyfi denilebilecek geri gönderme uygulamaları devam etmekte. Bazı muhalefet partilerinin öncülüğünde, kamuoyunda  mülteci düşmanlığına varan bir yabancı karşıtlığı oluşturulmuş, maalesef bürokratik uygulamalar  bu menfi atmosferin etkisi altında sürmekte. Sığınmacılarla ilgili raporları yayınlamamızdan  sonra, Ankara’daki Sivil Toplum Örgütleri’nin biraraya gelerek oluşturdukları Sığınmacı Hakları ve Göçü İzleme Platformu, süratle insiyatif almış, Suriye özelinde çalışmalarını yoğunlaştırdı.

İşkence, Kötü ve Onur Kırıcı Muamalelerin yasaklanması sözleşmesinin uygulanması, yer yer cezasızlıkla beslenen işkencenin önlenmesi, varolan mevzuatın ve kurumların geliştirilmesi ve işlevselleştirilmesi için ilgili kuruluşlarla her vesile ile çalışmalar yaptık; Avrupa Konseyi İşkenceyi Önleme Merkezi ve TİHEK’in birlikte yürüttüğü işkenceyi önleme  ve yine TİHEK’in organize ettiği Ayrımcılıkla Mücadele İstişare Komisyonu çalışmalarına bu çerçevede aktif destek verdik.

İnsan haklarını savunmak; insan onurunu,  özgürlüğü, adaleti ve insanlar arasında dayanışmayı korumak; daha etik, daha adil bir toplum inşa etmenin temelini oluşturmaktadır

Bütün bu şahit  olduklarımız bizi, adaleti ve insanlık onurunu korumak için daha fazla çaba göstermeye davet etmektedir.

İnsan haklarını savunmak, yalnızca bir görev değil, insan olmanın özüyle de derin bir bağ kurmaktır.

Adalet ve insanlık onuru mücadelesi Allah’ın rızasını kazanma mücadelesidir.

Bütün faaliyetlerimiz, MAZLUMDER’in kurulduğu ilk günden beri kendine ilke edindiği “ Kim olursa olsun zalime karşı, mazlumdan yana” düsturunu esas alarak devam etmektedir.

Bu vesile ile 1991’deki ilk kuruluştan itibaren Mazlumder’de, 2002 yılından bugüne Mazlumder Ankara Şubesi’nde, bu davaya omuz vermiş, emeği geçen, bütün şube başkanlarımıza, yönetim kurulu üyelerimize, üyelerimize, gönüllülerimize, destekçilerimize teşekkürü  borç biliriz. "

Daha sonra MAZLUMDER Ankara Şube sinevizyonu’nun izletildiği genel kurlun Divan Başkanlığına Osman Kayaer, divan üyeliklerine Harun Özçelik ve İdris Aksoy seçildiler.

Kayaer, divana seçilmelerinden dolayı memnuniyetlen dile getirdi.

Şube Faaliyet ve Bütçe Raporunun okunmasından sonra Denetim Kurulu Başkanı Metin Mahitapolu Denetim raporunu okudu.  

Daha sonra, MAZLUMDER Ankara Şubenin yeni yönetimi ile Genel kurul delegelerinin belirlendiği seçim yapıldı.

Genel Kurulda MAZLUMDER eski yöneticilerinden Serpil Kayaer’e Genel Başkan Yardımcısı Ali Dalaz, Mehmet Yavuz Ay’a da MAZLUMDER Ankara önceki dönem Şube Başkanlarından Abdurrahman Ünlü MAZLUMDER’e destek ve katkılarından dolayı plaket verdiler.

Dilek ve temenniler bölümünde ise , Murat Ekici, Aygül Mercan, Yavuz Ay ve Süleyman Arslantaş genel kurul ve gündemdeki konulara dair görüşlerini dile getirdiler.

13. Dönem Yönetim, Denetim ve Genel Merkez Delege listesi şu şekilde:

MAZLUMDER ANKARA ŞUBE 13. DÖNEM YÖNETİM ve DENETİM KURULU ÜYELERİ ASIL VE YEDEK LİSTESİ

YÖNETİM KURULU ASİL

1 Osman YURT

2 İsmail ÜNAL

3 Orhan GÖKTAŞ

4 Ramazan ACAR

5 Aygül MERCAN

6 Neslihan KAVRAZ

7 Ercan DURGUN

8 Ayhan DEMİR

9 Zeki ATALAY

YÖNETİM KURULU YEDEK

1 Ümit KESER

2 Nurullah UYSAL

3 Halis ÇITIR

4 Mehmet KUŞCU

5 Veli AYDOĞAN

6 Şamil ACAR

7 Mehmet YETİM

8 Furkan Mustafa AKÇAKIL

9 Muhammet Recai ÇAMURLU

DENETİM KURULU ASIL

1 Abdurrahman ÜNLÜ

2 Mehmet ALTIN

3 Saim KERMAN

DENETİM KURULU YEDEK

1 Tayyar TERCAN

2 Ömer Faruk ALTUNTAŞ

3 Ali Estelik

GENEL MERKEZ GENEL KURUL DELEGELERİ

1 Süleyman ARSLANTAŞ

2 Mehmet Yavuz AY

3 Abdurrahman ÜNLÜ

4 Mehmet ALTIN

5 Serpil KAYAER

6 Rukiye SARIHAN

7 Zeynep ŞEN

8 Ali DALAZ

9 Aziz Oğuzhan KARAMAN

10 Osman YURT

11 İsmail ÜNAL

12 Mehmet COŞKUN

13 Metin MAHİTAPOĞLU

14 Harun ÖZÇELİK

15 İdris AKSOY

16 Ali AYDIN

17 Şükrü CAN

18 Altan ÖZKANLI

19 Hanefi SİNAN

20 Talip ÖZÇELİK

21 Ayhan DEMİR

22 Veli AYDOĞAN

23 Ramazan ACAR

24 Hayrettin YILDIRIM

25 Abdurrahim TEMEL

26 Ömer KÖSE

27 Nevfel BOZ

{ "vars": { "account": "UA-210886015-2" }, "triggers": { "trackPageview": { "on": "visible", "request": "pageview" } } }