Amerika'da 3 Kasım 2020 yılında yapılan ve Demokrat Joe Biden'ın zaferiyle sonuçlanan başkanlık seçimleri, "son yıllarda yapılan en tartışmalı seçimler" olarak tarihe geçti.

İsrail, Kamal Adwan Hastanesi'ni Bombaladı İsrail, Kamal Adwan Hastanesi'ni Bombaladı

thumbs_b_c_3b7749f15ec587c13b0ed333b0d94e67

Dönemin Amerikan Başkanı ve Cumhuriyetçi adayı Donald Trump, daha seçim gerçekleşmeden önce seçimlerde "hile" yapılacağı, posta yoluyla kullanılan oyların "manipüle" edildiği iddialarını ortaya attı.

Donald Trump yanlıları da zamanla bu iddiaları savunmaya başladı, seçimden sonra özellikle kritik eyaletlerin başını çeken Pensilvanya'da oyların günlerce sayılamaması ve seçim sonuçların gecikmesi bu tartışmaları iyice alevlendirdi.

Joe Biden'ın zaferi 7 Kasım'da ilan edilse de Donald Trump ve ekibi, seçimlerde hile olduğu iddiasıyla birçok eyalette hukuk mücadelesi başlattı.

Donald Trump, gerek sosyal medyada gerekse mitinglerinde 3 Kasım seçimlerini "çalınmış seçimler" olarak nitelendirdi.

Amerika siyasi tarihinin en uzun günü: 6 Ocak 2021

Sıra seçimlerin 6 Ocak 2021 yılında Kongre tarafından tasdikine geldiğindeyse Amerika siyasi tarihinin akıllardan silinmeyecek anları yaşanmaya başladı.

Donald Trump, 6 Ocak sabahı Kongre oturumu başlamadan önce Beyaz Saray önünde destekçilerine hitap edeceğini duyurdu ve bundan sonra Amerika'nın birçok eyaletinden destekçileri, başkent Washington DC'ye geldi.

On binlerce Donald Trump yanlısı, Beyaz Saray önündeki "National Mall" isimli alanı doldururken, "Proud Boys" başta olmak üzere aşırı sağcı gruplar da aynı saatlerde Kongre önüne gitmeye başladı.

Donald Trump ise konuşmasından önce sosyal medya Twitter'dan yaptığı açıklamada, "Senato Başkanı" sıfatıyla Kongre'deki seçim oturumunu yönetecek Başkan Yardımcısı Mike Pence'e "Gerekeni yap, seçim sonuçlarına itiraz et" çağrısında bulundu.

Kongredeki oturumdan dakikalar önce açıklama yayımlayan Mike Pence "Anayasayı desteklemeye ve savunmaya yönelik ettiğim yemin, beni hangi Seçiciler Kurulu oyunun sayılıp sayılmayacağına karar vermek için tek taraflı yetki iddia etmekten alıkoyuyor."

Donald Trump, Beyaz Saray önünde yaptığı konuşmada, başkanlık seçimlerinde yenilgiyi kabul etmeyeceğini ve mücadeleyi bırakmayacağını söyleyerek, destekçilerini "Kongreye yürüyerek seçimleri barışçıl ve vatansever şekilde protesto etmeye" çağırdı.

Kendisinin de Kongreye yürüyeceğini açıklayan Donald Trump, buna rağmen konuşmadan sonra Beyaz Saray'a döndü, destekçileri 25 dakika yürüme mesafesindeki Kongreye doğru yürüyüşe geçti.

Donald Trump'ın konuşmasının sonlarına doğru Kongrede gerilim iyice tırmanmaya başladı. Bir grup, barikatları yıkarak Kongreye girmeye çalıştı, polis ilk grubu geri püskürttü ve takviye istedi.

Saatler 13.45'i gösterdiğinde Kongre polisi, "baskın alarmı" verdi. Donald Trump destekçilerinin Kongre içine girdiği ve polisin biber gazıyla müdahale ettiği anlar, sosyal medyada paylaşılmaya başlandı.

Oturum yarıda kesildi

Protestocular kısa zamanda Temsilciler Meclisi Başkanı Nancy Pelosi'nin odasına girdi, Kongredeki oturum iptal edildi, Mike Pence güvenli bir yere alındı.

Donald Trump sosyal medya Twitter'dan "itidal" çağrısı yaptı, benzeri bir çağrı Mike Pence'den geldi.

Güvenlik güçleri saatler süren müdahalesinden sonra akşam saatlerinde Kongrede güvenlik tekrar sağlandı ve Joe Biden'ın başkanlığının tescili oturumuna yeniden başlandı baskında 1'i polis 5 kişi yaşamını yitirdi.

Kongre üyeleri ve Mike Pence, yapılan baskını kınarken; Donald Trump yönetiminden de ardı ardına istifalar gelmeye başladı.

Sosyal medya şirketleri, baskının faturasını Donald Trump'a kesti

Amerika'da yaşanan tarihi Kongre baskınının sorumlusu özellikle Demokrat kesim tarafından Donald Trump olarak görüldü.

Donald Trump'ın "halkı galeyana getirdiği" iddialarından sonra Twitter, Facebook ve Instagram, hesaplarını önce geçici daha sonra ise kalıcı olarak askıya aldı.

Sosyal medya şirketlerinin bu adımları "ifade özgürlüğü" bağlamında ülkede uzun süre tartışıldı.

Donald Trump, Kongre baskını nedeniyle ikinci defa azil süreciyle yüz yüze kaldı

Donald Trump, "Amerika tarihinde hakkında 2 defa azil soruşturması açılan ilk Amerikan başkanı" olarak tarihe geçti.

Ukrayna Devlet Başkanı Vladimir Zelenskiy ile 2019 yılında yaptığı telefon görüşmesinden sonra hakkında azil soruşturması başlatılan ve Şubat 2020 yılında Senatoda aklanan Donald Trump, Kongre baskısı sonrasında ikinci defa azil süreci ile karşı karşıya kaldı.

Temsilciler Meclisi İstihbarat Komitesince hazırlanan ve Donald Trump'ın "isyana teşvik" ile suçlandığı azil maddesi, 14 Ocak günü Temsilciler Meclisinde kabul edildi.

Başkanlık görevini 20 Ocak'tarihinde Joe Biden'a bırakan Donald Trump, 13 Şubat'tarihinde Senatoda yapılan oylamada hakkındaki suçlamadan aklandı.

FBI ve Temsilciler Meclisi baskını soruşturmayı sürdürüyor

Federal Soruşturma Bürosu (FBI), Kongre baskınıyla alakalı bugüne kadar 700 kişiyi gözaltına aldı.

Baskında kafasındaki boynuzlarla dikkatleri üzerine çeken ve "QAnon Şamanı" olarak bilinen Jacob Chansley, 17 Kasım'da 3 yıl 5 ay hapis cezasına çarptırıldı.

Cumhuriyetçilerin tüm itirazlarına rağmen Temsilciler Meclisi de baskının soruşturulması için komite kurdu.

Komite, şimdiye kadar Donald Trump'a yakın birçok kişiyi ifadeye çağırdı. Kongrenin çağrılara uymayan eski Danışmanı Steve Bannon ve eski Özel Kalemi Mark Meadows ise "Kongreyi tahkir" ile suçlandı.

Siyasi kutuplaşma aynı şekilde devam ediyor

Amerika siyasi tarihine geçen Kongre baskınının siyasal ve toplumsal nedenlerine dair tartışmalar gündemdeki yerini koruyor.

Amerika ana akım medyasında konuyu değerlendiren farklı kesimlerden tüm isimler, Demokratlar ile Cumhuriyetçiler arasındaki siyasi kutuplaşmanın Donald Trump dönemindeki gibi sürdüğüne dikkat çekiyor.

Yapılan anketlere katılan Cumhuriyetçilerin yarıdan fazlası seçimlerde hile yapıldığını savunurken, siyasi şiddete karşı olduklarını dile getirseler bile Kongre baskını konusunda ana akım liberal medyadaki haberlere güvenmediğini söyleyen Donald Trump taraftarlarının oranı azımsanmayacak derecede çok.

Bu yönüyle Kongre baskısı sonrasında geçen 1 yıllık Joe Biden yönetiminde Amerikan toplumundaki siyasi ayrışmanın azaltılmasına yönelik somut gelişmeler kaydedilemediği belirtiliyor.