Uluslararası Hava Kirliliğini Önleme ve Çevre Koruma Birliği Başkanı Prof. Dr. Selahattin İncecik, yaptığı açıklamada, hava kirliliği sebeplerinin zaman içerisinde değiştiğini, önceki sebeplerle bugünün nedenlerinin farklı olduğunu söyledi.

thumbs_b_c_d81fe494b030e9c2cbd4b53ab27878d8

2026'da Bursa'ya Hızlı Tren Geliyor 2026'da Bursa'ya Hızlı Tren Geliyor

İstanbul'da 1990'lı yıllara kadar konutların ısıtılmasından kaynaklı hava kirliliği yaşandığını, "Daha sonra trafik ve diğer etkenler geliyordu. İstanbul'da son 21 yıldan beri giderek artan hava kirliliğine neden olan en önemli faktör trafik ve motorlu araçlar."

"İstanbul'daki araçların yüzde 40'ı dizel ve bu yüksek bir rakam. Avrupa Birliği ülkelerinde bu rakam yüzde 24. Avrupa Birliği içinde yer alan bazı ülkeler büyük şehir merkezlerine en yüksek oranda partikül kirliliği yayan dizel motorlu araçların girmesini yasaklamaya başladı.

Çünkü dizel araçların partikül kirliliği üzerinde etkisi çok. Dizel araç kullanımının İstanbul'da azaltılması gerekiyor. İstanbul özelinde hava kirliliği 1990 yılından önce çok net bir şekilde anlaşılabiliyordu.

Kükürtdioksit seviyeleri çok yüksekti. Konutlarda doğal gazın kullanılmasıyla beraber kükürt kirliliğinden tamamen kurtulduk. İnsanlar bazı nedenlerden dolayı son zamanlarda kömür kullanmaya başladı. Bu durum hava kalitesinin bozulmasında ek bir faktör olacak. Özellikle şehirlerde asla doğal gaz dışında bir yakıtın kullanılmaması gerekir."

Sisli günler hava kalitesini bozuyor

Hava kirliliğinin günden güne farklılıklar gösterebildiğini, hava kalitesinin bir gün iyi, bir gün kötü olabildiğini, meteorolojik şartların hava kalitesi üzerinde önemli bir etkiye sahip olduğunu anlattı.

Yüksek basınçlı ve sisli günlerin hava kalitesini önemli ölçüde bozduğunu, "İstanbul, Marmara ve Orta Anadolu'da yaşadığımız sis olayları hava kalitesinin bozulmasında ilave bir etken olmaktadır.

Çünkü sisli günlerde ve yüksek basınçlı günlerde rüzgar şiddetleri en düşük değerlerde kalıyor. Yani esmeyen bir rüzgar ve çöken bir hava, kirliliğin bizim soluduğumuz ortamda yer almasını, birikmesini sağlıyor. Bu birikme hepimizin sağlığı için çok tehlikeli bir şey. O yüzden böyle günlerde biraz daha dikkatli olmamız gerekiyor."

"Salgından dolayı maskesiz dolaşmıyoruz. Salgın bitince de hava kirliliğinden korunmak için insanlar maske takmalı. Özellikle otobüs duraklarında maskesiz oturmayın.

Çünkü otobüs egzozlarından yayılan bütün emisyonları orada soluyoruz. Bu durumda kirli havayı akciğerlerimize kadar alıyoruz. Bunu önlemek lazım. Ayrıca hava kirliliği farklı zamanlarda artabiliyor. Örneğin bunların başında da ozon geliyor.

Bu ozon, yer seviyesinde zararlı, toksik ozon. Bu da yaz aylarında meydana geliyor. Etkin güneş radyasyonu olduğunda ve aynı zamanda da motorlu araçlardan yayılan o trafik emisyonların etkisiyle güneş radyasyonu altında ozonun oluşumuna neden oluyorlar.

Bu ozon değerlerinin yükselmesi özellikle yaşlı insanların, bebeklerin sağlığına olumsuz etkide bulunuyor. Bu günlerde vatandaşlar uyarılmalı, o saatlerde dışarıda bulunulmamalı veya trafiğin bulunduğu alanlarda yürümemeleri için uyarılar yapılmalı."

Havanın kalitesi için İstanbul'da raylı sistemin 800 kilometreye çıkarılması lazım

Mevcut araçların elektrikli araçlara kademeli geçişinin hızlandırılması gerektiğini anlatan Prof. Dr. Selahattin İncecik, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Hava kirliliğinin azaltılması için raylı sistemin artırılması lazım. İstanbul'da şu anda 220 kilometre civarında bir raylı sistem var. Şehrin nüfusuna ve 5 bin 400 kilometrekarelik bu mega şehre hiç de yeterli bir rakam değil.

Bu rakam kendi boyutuna benzer şehirlerle kıyaslandığında havanın kalitesi için İstanbul'da raylı sistemin 800 kilometreye çıkarılması lazım.

İBB ve Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı yeni metro inşaatları sürdürüyor, iyi bir durum ancak yeterli değil. Bunlar kısa sürede bitirilmeli ve kilometre sayısı 800'e erişmeli.

Vatandaşların araç kullanmaktan kaçınıp toplu taşıma, metro, deniz yolu ve bisiklet gibi alternatiflere yönelmeleri gerekiyor. Bu yapılırsa 2030 yılından itibaren İstanbul daha temiz bir şehir haline gelebilir. Bizim amacımız gelecek kuşaklara daha kaliteli, havasıyla yaşanabilir bir şehir bırakmak."

Prof. Dr. Selahattin İncecik, hava kirliliğiyle ilgili eğitimlere anaokulundan başlanarak ilk ve ortaokullarla liselerde eğitimlerin artırılması gerektiğini ifade ederek "Hava kirliliğini bir bilinç meselesi, bir kültür meselesi haline getirmemiz lazım. O zaman her şey daha rahat çözülür."

Hava kirliliği nedeniyle dünyada her yıl 7 milyon insan erken ölümle karşı karşıya kalıyor

Uluslararası Hava Kirliliğini Önleme ve Çevre Koruma Birliği Başkanı Prof. Dr. Selahattin İncecik, Birleşmiş Milletler İklim Zirvesi 26. Taraflar Konferansı'ndan (COP26) bir ay önce Dünya Sağlık Örgütü'nün hava kalitesiyle ilgili limit değerlerini revize ettiğini belirterek, sözlerini şöyle tamamladı:

"Avrupa Birliği ülkeleri ve diğer ülkelerin hava kalite standartlarını yeni kılavuz değerlerine göre revize etmeleri bekleniyor. COP26 artık onaylandı. 2030 yılından itibaren kademeli olarak dünyanın bir çok ülkesinde dizel ve benzinli araçların satılması yasaklanıyor.

Bu durum dünyanın hava kalitesini düzelterek iklim üzerindeki etkiyi de azaltmak şartıyla önemli bir katkı yapacak. Havanın kalitesini düzeltmek önemli. Çünkü Dünya Sağlık Örgütü, hava kirliliği nedeniyle dünyada her yıl 7 milyon insanın erken ölümle karşıya kaldığını belirtiyor."