Şüphesiz; insana verilen bu sayısız nimetlerin en önemlilerinden biri de gençliktir. Fâni dünya hayatı, Cenab-ı Hakk'ın takdir buyurduğu üzere bir intizam dâhilinde akıp gitmektedir. İnsanın bu yolculuğunda kategorik olarak -Allah ömür ve imkân verir ise- çocukluk, gençlik ve yaşlılık/olgunluk olmak üzere üç dönemi vardır.

Bursa'da engelli çocuğun namazda ön safa alınması gündem oldu Bursa'da engelli çocuğun namazda ön safa alınması gündem oldu

İnsan hayatının en önemli, en kritik dönemi gençlik dönemidir.  Gençlik, hemen her yönden gelişme ve olgunlaşmanın yaşandığı, bazen de uyumsuzlukların kendini gösterdiği bir dönemdir. İnsan, tahsilinden terbiyeye vb. birçok değeri bu dönemde kazanır, yuvasını bu dönemde kurar. Ayrıca gençlik çağının başı olan ergenlik, dini açıdan sorumluluğumuzun da başladığı dönemdir.

Ne var ki gençlik döneminin ibadetle geçirilmesi ve günahlardan uzak durulması kolay değildir. Bunun için de gençlik dönemlerinde yapılan ibadetler daha değerlidir. Hz. Peygamberimiz (sav) kıyamet gününde Allah'ın arşının gölgesinde gölgelenebilecek arasında, yedi sınıf insanı sayarken âdil yöneticilerden sonra Rabbi’ne ibadet ederek yetişen gençleri de sayarak, gençken dini yaşamanın önemine işaret etmiştir. 

Gençlik enerjisini Allah’a kulluk ve insanlığa hizmet uğrunda kullanmak büyük bir erdemdir. Nemrud'a ve onun kavmine karşı çıkan Hz. İbrahim (as), bir gençtir. Hz. Yusuf (as) da, genç çağda Mısır'da, önemli sorumlulukların kendisine emanet edildiği bir şahsiyettir. 

Hz. Peygamber’e (as), genç yaşta el-Emin denilmiş ve tebliğe başladığı ilk andan itibaren kadın-erkek, genç-ihtiyar, zengin-fakir, hür-köle ayırımı yapmaksızın tüm insanları İslam’a davet etmiştir. Genç yaşta İslam’ı kabul edenlerden Hz. Ali, 10 yaşında Müslüman olmuştur. Zeyd b. Hârise 15, Abdullah b. Mes’ud ve Zübeyr b. Avvam 16, Talha b. Ubeydullah, Abdurrahman b. Avf, Sa’d b. Ebî Vakkas 17, Mus’ab b. Umeyr 18-20, Abdullah b. Ömer 13 yaşında ve daha niceleri bu kervana katılan talihli gençlerdendir.

Hz. Peygamber (sav) Vahiy kâtiplerini genellikle gençler arasından seçmiş, gençlerin fetvâ vermesine müsaade etmiş, gençlerden öğretmenler tayin etmiş, ordulara komutan tayin etmiş, çoğu savaşlarda sancağı bizzat kendisi gençlere vermiştir. Örneğin 18 yaşlarında olan Üsâme b. Zeyd’i Suriye’ye gönderdiği orduya komutan tayin etmiş, Tebük seferinde sancağı Zeyd b. Sâbit’e, Bedir’de Hz. Ali’ye, vermiştir. Bu güzel örnekleri görerek yetişen çocuk sahabiler, tarihin kaydettiği en mükemmel ahlâka sahip tertemiz bir nesli oluşturmuşlardır. 

Gençler Hz. Peygamber’in çevresine, arkadaşlarına bağlılığını, ashabına olan şefkat ve merhametini, dostluğa verdiği önemi, güvenirliliğini, doğruluğunu, hakşinas bir şahsiyet oluşunu kendilerine örnek almalıdırlar. Aynı zamanda Sahabe’nin de Hz. Peygamber’e bağlılığını, O’nu sevmesini, O’na itaatini örnek almalıdırlar. Onun hayatı gençlere, kimliklerini oluşturmada rol model olarak sunulmalıdır. 

Gençlere Hz. Peygamber’i anlatanlar da, O’nun ahlakını yaşamalıdırlar. Çünkü gençler, Hz. Peygamber’i yetişkinler vasıtasıyla tanıyacaklardır. 

Hülasa çocuklar ve gençler; istikbalin söz sahibi, geleceğin teminatı, toplumların umut kaynağıdır. Çocuklar, gençler ve anne-babalar olarak karşılıklı hak ve görevlerimizi bilmeli ve bu konuda hassasiyet göstermeliyiz. Cenab-ı Hakk nefsimizi ve neslimizi her türlü kötülükten muhafaza buyursun. Tertemiz hayırlı bir gençlik temennisiyle!

E. Mehmet SOYLU / Mudanya Müftüsü