Anadolu Ajansının "Balıkçı Barınaklarının Emektarları" başlıklı dosya haberinin altıncı bölümünde, Darıca'da balıkçılık yapan Niyazi Kabasakal (76) ile Halil Ergin (58) ve İbrahim Ergin (53) kardeşlerin hayat hikayesi anlatıldı.
Kabasakal ile Ergin kardeşler, çocuk yaşlarda denizle tanışarak babalarının yanında mavi sulara açılmaya başladı. Mesleği yıllardır devam ettiren balıkçılar, denizden kopamıyor.
İlerleyen yaşlarına rağmen gün ağarmadan malzemelerini hazırlayarak tekneleriyle denize açılan balıkçılar, ilk günkü heyecanlarıyla ağlarını Marmara'nın derin sularına bırakarak nasibini arıyor.
Yıllar içerisinde heyecanlarından hiçbir şey kaybetmeyen Darıca Balıkçı Barınağı'nın en yaşlı üyeleri, çok sevdikleri denizde sağlıkları el verdiği sürece ağ atarak balık tutmaya devam etmek istiyor.
55 yıldır denizlerde balıkçılık yapan Niyazi Kabasakal, AA muhabirine, tuttukları karagöz balığının ardından denizi sevdiğini ve o tarihten itibaren denizden ayrılmadığını söyledi.
Deniz sevdasının bambaşka bir tutku olduğunu belirten Kabasakal, şöyle devam etti:
"İyi ki denizle büyümüşüm ve deniz anıları yapmışım. Sağlık açısından deniz bana çok büyük katkı yaptı, ayrıca deniz insana huzur ve mutluluk verir. Denizle uğraşan insanın kafasında hiçbir şey olmaz. Sadece balık tutma sevdası olur. Ben bu sevdayla 20 yıl her hafta Saros Körfezi'ne gittim geldim. Deniz makinelerinin de ustası olduğum için devamlı Saros'a gidip geliyorduk. Sırf büyük balık yakalama sevdasıyla..."
Kabasakal, denize bulaşınca bırakmanın çok zor olduğunu vurgulayarak, gençlere de balıkçılığı tavsiye etti.
Denizde hiç unutamadığı iki anısı olduğunu anlatan Kabasakal, "Saros Körfezi'nde iri mercan kalabalığına denk geldik. O kadar iri mercan bizim bu bölgede tutmadık, en fazla 3 kilo tutmuşuzdur ama Saros'ta 7 kilo ağırlığında mercan balığı tuttuk. O anı hiç unutamıyorum. Oradaki yakaladığım iri balıkları hiç unutamıyorum ayrıca denize düştüm. Teknede tektim bir boşluğuma denk geldi ve denize düştüm. Dalganın tesiriyle tekne bana gelmeye başladı, eğer gelmeseydi boğularak ölecektim. O an yaşadıklarımı da hiç unutamıyorum." diye konuştu.
Kabasakal, 76 yaşında olmasına rağmen denize çıktığı zaman içinin kıpır kıpır olduğunu ifade ederek, "O eski günlerin anıları kafamda canlanıyor. Tekneye bindiğim an bugün ne yakalayabilirim diye düşünüyorum. Marmara Bölgesi'nde ne kadar taş varsa hepsini biliyorum. Şimdi teknoloji gelişti çeşitli cihazlarla balığı tutuyorlar. Eskiden ben 1 günden fazla teknede balık beklediğimi bilirim. Sağlık açısından bir problem yaşamazsam 80 yaşında da olsam bu tekneye bineceğim. Niyetim o yönde ve deniz benim hayatım, her şeyim." dedi.
- "Balıkçılık bizim için aşk"
Çocukluğunda babasıyla denize açıldığını anlatan Halil Ergin de deniz sevdası olmasa yaşamalarının güç olduğunu vurgulayarak, "Bizde deniz sevdası olmazsa biz yaşayamayız. Ben gece balıkla yatıyorum, sonraki güne balıkla kalkıyorum. Gece rüyamda mercan, lüfer, karagöz gibi balıklar tutuyorum. Denize çıktığım zaman hiçbir şeyi düşünmem, işime bakarım. Deniz çok rahatlatır insanı." diye konuştu.
Bir balıkçının gününü anlatan Ergin, şunları söyledi:
"Sabah namazı vaktinde kalkarız namazımızı kılarız. Teknenin başına geliriz. O gün tutacağımız balığın ağını gün ağarmadan denize atarız. Daha sonra eve gideriz, kahvaltımızı yaparız, ardından dinlenmeye geçeriz. Öğleden sonra fazla beklemeden ne çıkarsa o günkü yevmiyemizi çıkarır evimize gideriz."
Babasının yanında 10 yaşından itibaren balıkçılık yapmaya başlayan, ikiz çocukları olan İbrahim Ergin ise mesleği babalarından öğrendiklerini anlatarak, ağabeyiyle balığa çıkmadıkları günlerde ağ tamiri yaptıklarını, denize açıldıkları günlerde ise ağ atarak nasiplerini aradıklarını belirtti.
Darıca Su Ürünleri Kooperatifi Başkanı Akın Ateş de "Eski balıkçılarımız, ağabeylerimiz sayı olarak bayağı azaldı. Bizler onları bir örnek ve kitap gibi görüyoruz. Onların anlattıklarını günümüze taşımaya çalışıyoruz." dedi.