DEVA Partisi sözcüsü İdris Şahin partisinin genel merkezinde yaptığı açıklamada siyasetin dilinin son günlerde çirkinleşmeye başladığını söyledi. Şiddet dilinin toplumu gerdiği uyarısında bulunan Şahin siyasi parti yöneticilerini temiz bir dil kullanmak zorunda olduğunu savundu.
DEVA Partisi sözcüsü İdris Şahin, "Ülkemiz siyasi ekonomik ve sosyal olarak her anlamda bir darboğaza sürüklenmekte, hayalleriniz, hedefleriniz her gün bir inat uğruna siyasi otoritelerce heba edilmektedir. Sizler; Atatürk’ün yarınları büyük bir inançla emanet ettiği gençler, ülkemizi güzel günlere sizlerin fikirleri ve kararlılığı ulaştıracaktır. Biz size inanıyoruz. Biz gençlerin yanında değil, arkasında yürüyen bir genel başkanla hareket ediyoruz" dedi.
"ŞİDDET DİLİ TOPLUMU GERİYOR"
“Son günlerde iktidarıyla muhalefetiyle siyasetin dili son derece çirkinleşmeye başladı. Siyasi parti yöneticileri üslup ve söylemlerinde toplumun hassasiyetlerini gözeterek kırıcı olmayan, buyurganlıktan uzak temiz bir dil kullanmak gibi bir zorunluluğa sahiptir. Siyasi partilerin hedef kitlesi halktır. Konfüçyüs, ‘kelimelerin ve fikirlerin gücünü anlamadan, insanların gücünü anlayamazsınız’ der. Siyaset akıl ve dille yapılır.” diyen Şahin, "Günümüzde iş başında olan yöneticilerin dili ne yazık ki çatışmacı, kirli, kırıcı ve buyurgan. Siyasette eşitlik, dayanışma, özgürlükçü ve sevgi dili yerine, şiddet ve saldırı dilinin egemen olduğunu görüyoruz. Sokağın dilinden bile geri ve itici... İşportacı söylem daha yaratıcı ve sevimli görünüyor. Günümüz siyaset arenasında başta Cumhurbaşkanı olmak üzere, çevresindekilerin kullandığı dil ve siyasi üslup, kitleleri de hırslı, öfkeli noktaya taşıdı. Hatta bir kısmını hakaretli konuşmalarda haz duyma noktasına taşıdı. Çatışmacı kültür ve şiddet dili hem liderleri hem de liderin arkasında yürüyen kesimleri, sağduyudan, uzlaşma metotlarından ve bir arada yaşamaktan uzaklaştırıyor, toplumu geriyor. Hoşgörü kültürümüzü ve enerjimizi yok ediyor.
Halbuki demokrasilerde, akıllı iktidarlar, karşılarında güçlü muhalefet isterler. Katkılarından yararlanırlar... Ülkeyi yönetenler, her aykırı sesi susturmaya kalkar, düşman ilan eder, dışlar, görmemezlikten gelirse demokrasiyi sıkboğaz etmiş olur. Tıpkı düşüncelerini ifade eden, gazeteci, yazar, akademisyen ve düşünürün cezaevlerinde hayatlarını karartması gibi. İleri demokrasilerde hayatın her alanında ölçülülük vardır. Toplumsal değerlere ve kurallara özen gösterilir... Demokrasi önce ahlaktır. Siyaset yapmak için insanlıktan çıkmaya gerek yoktur" şeklinde konuştu.