Altun, Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı ile Cumhurbaşkanlığı Hukuk Politikaları Kurulu işbirliğinde Demokrasi ve Özgürlükler Adası'ndaki Adnan Menderes Kongre Merkezi'nde düzenlenen "Cumhuriyet Tarihinde İki 14 Mayıs" başlıklı panelde yaptığı konuşmada, panelin, millet iradesine kastedilen 27 Nisan bildirgesinin yıl dönümünde, Demokrasi ve Özgürlükler Adası'nda gerçekleştirilmesinin, ayrı bir öneme sahip olduğunun altını çizdi.
Demokrasi tarihinin kara lekelerinden biri olan 27 Mayıs 1960 darbesinin ardından "milletin adamları"nın Demokrasi ve Özgürlükler Adası'nda hapsedildiğini, insanlık dışı işkencelere, zulümlere maruz bırakıldığını söyleyen Altun, merhum Başbakan Adnan Menderes, Dışişleri Bakanı Fatin Rüştü Zorlu ve Maliye Bakanı Hasan Polatkan'ın, yine bu adada kurulan sözde mahkeme tarafından verilen hukuksuz idam kararlarıyla şehadete yürüdüğünü hatırlattı.
Altun, "Milletimiz, bu müstesna şahsiyetleri, ortaya koydukları kararlı mücadele ve hizmetleri asla unutmayacaktır. Onları, kurdukları düzmece mahkemeler ve sipariş usulü yargılamalarla idam edenleri ise lanetle hatırlayacaktır. Bugün 27 Nisan. Bundan 16 yıl önce vesayet odakları, bir kez daha seçilmiş sivil iradeye gayrimeşru bir müdahaleye kalkıştı. Fakat demokrasi tarihimizde ilk kez seçilmiş sivil irade, vesayet odaklarına 'Haddinizi bilin' dedi ve geri adım attırdı. Bu iradeyi gösteren lider Recep Tayyip Erdoğan'dı." ifadesini kullandı.
Tarihsel olarak bakıldığında, Türkiye'de çok partili hayatın, CHP'nin tek parti zihniyetinin gönüllü olarak giriştiği bir süreç değil, hem halkın mücadelesinin hem de uluslararası koşulların dayattığı bir sonuç olduğunu dile getiren Altun, "1946 yılında çok partili siyasi hayatımızın ilk genel seçiminde açık oy, gizli tasnif usulü, aslında Türk demokrasisinin sancılı bir doğum yapmasına sebebiyet vermişti. Bununla birlikte, bu seçim sürecinde tek parti CHP'sinin baskı ve hileleri de yeni filizlenen demokrasimizin sakatlanmasına neden olan siyasi hadise oldu. Yine de böylesi bir seçimde bile Adnan Menderes'in liderliğindeki Demokrat Parti 60 civarında milletvekili çıkarmayı başarmıştı." diye konuştu.
Darbe ve demokrasi arasındaki kısır döngüyü kırmanın da yine milletin en büyük mücadelelerinden biri olduğunu kaydeden Altun, bu makus talihi tersine çevirecek çıkış yolunun işaret fişeğinin ise 2002 seçimleriyle olduğunu söyledi.
"Türkiye'de artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak" diyerek yola çıkan Recep Tayyip Erdoğan'ın liderliğindeki siyasi hareketin başarı kazanmasının, Türkiye için bir dönüm noktası olduğunu belirten Altun, şöyle devam etti:
"O tarihten günümüze kadar arkasına aldığı büyük halk desteğini güçlü liderliğiyle birleştiren Cumhurbaşkanımız, krizler sarmalıyla boğuşan, darbe ve vesayet gölgesinde yaşatılan, Batıcı teslimiyet düzenine mahkum edilen Türkiye'nin biriken bütün sorunlarını çözmeye odaklandı. Doğal olarak her meydan okumasında karşısına vesayet odakları, Batılı sömürge düzeni ve onun içimizdeki uzantısı olan Batıcı bağımlılık sistemi çıktı. Ancak Cumhurbaşkanımız, hiçbir zaman milletin sözünün üstünde bir söz, milletinin gücünün üstünde bir güç tanımadı.
Bir taraftan vesayet girişimlerini bertaraf ederken, bir yandan da Gezi Parkı şiddet eylemlerinden sokak kalkışmalarına, PKK, FETÖ ve DEAŞ terörüne, ekonomik saldırılardan bölgesel ve küresel krizlere kadar çok boyutlu tehditlerle mücadele etmiştir. Vesayetçiler, gerek içeriden gerekse dışarıdan aldıkları desteklerle milletin iradesini alaşağı etmek için eski alışkanlıkları her fırsatta devreye sokmaya çalıştı. Ülkemize yönelik bu tehditler, 15 Temmuz 2016'da FETÖ eliyle gerçekleştirilmeye çalışılan darbe görünümlü işgal girişimiyle çok daha ilerilere taşındı."
- "Türk milleti hakiki bir demokrasiyi bedeller ödeyerek elde etmiştir"
Demokrasiyi içlerine sindiremeyen şer odaklarının, emir aldıkları emperyalist aktörlerin çıkarlarını muhafaza etmek adına, 15 Temmuz'da milletin istikbaline ipotek koymaya, Türk devletine prangalar vurmaya çalıştığını vurgulayan Altun, 27 Mayıs, 12 Eylül gibi sonuç alacaklarını düşündükleri bu menfur girişimin, milletin iradesinin ve liderinin dik duruşuyla sert bir kayaya çarparak başarısız olduğunu anımsattı.
Milletin, bu darbe girişimini de Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın liderliği etrafında kenetlenerek verdiği destansı bir mücadeleyle savuşturduğunu ifade eden Altun, "Bu noktada şunun altını özellikle çizmemiz gerekiyor, Türkiye, demokrasiye bahşedilmiş bir lütuf olarak sahip olmamıştır. Türk milleti hakiki bir demokrasiyi tırnaklarıyla kazıyarak, büyük mücadeleler vererek, bedeller ödeyerek elde etmiştir. Bu 21 yıllık süreçte millet iradesini kendi iradesinin altında gören azgın azınlığın, devlet imkanlarını kullanarak milletin değerlerine düşmanlık etmeye yönelik her çabası cezalandırılmıştır. Elbette 21 yıllık süreçte Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan'ın vizyonuyla ekonomiden sağlığa, güvenlikten adalete, ulaşımdan enerjiye, tarımdan turizme, dış politikadan hak ve özgürlüklere kadar her alanda büyük atılımlar gerçekleştirilmiştir." görüşünü paylaştı.
- "Cumhurbaşkanımız liderliğinde, Türkiye eksenini inşa ettik"
Türkiye'nin, Türk dünyası ve İslam alemiyle ilişkilerini güçlendirirken, bölgenin ve dünyanın parlayan yıldızı haline geldiğine dikkati çeken Altun, şu açıklamalarda bulundu:
"Kendi içinde siyasi istikrarını tahkim eden, ekonomik olarak büyüyen Türkiye, bölgesel ve küresel siyasette de güçlü bir varlık göstermeye başladı. Bu dönemde ortaya koyduğumuz dinamik bir dış politika vizyonuyla ülkemiz, istikrarlaştırıcı bir aktöre, istikrar sağlayıcı bir güce dönüştü. Birileri 'Türkiye'nin ekseni mi değişiyor?' diye dedikodu yaparken, biz, Cumhurbaşkanımız liderliğinde, Türkiye eksenini inşa ettik. Terörü kaynağında kurutma stratejimizle, yerli ve milli savunma sanayisi atılımlarımızla, terörle mücadelede tarihi başarılar elde ettik. TOGG'umuzla karada, TCG Anadolu gemimizle denizde, Kızıl Elma'mızla havada parmakla gösterilen bir konuma geldik.
Milletimiz de her zaman kendi iradesine ve demokrasiye sahip çıkan, istikrarı ve refahı artıran, her alanda ülkemizi hayal dahi edilemeyecek noktalara taşıyan Cumhurbaşkanımızın ve AK Parti'nin arkasında durdu ve inanıyorum ki durmaya da devam edecek. Bu noktada şunu ifade etmek gerekiyor, 14 Mayıs 1950 seçimlerinde bu halk, kendi iradesiyle hükümet etmek istediği için 'Yeter! Söz milletindir' diyen merhum Adnan Menderes'in Demokrat Parti'sini nasıl iktidara taşıdıysa, Sayın Cumhurbaşkanımızı ve AK Parti'yi de 21 yıldır girdiği her seçimde aynı hissiyatla desteklemiştir. Bu noktada tarihsel bir süreklilik, ortak bir hissiyat söz konusudur. Çünkü Erdoğan, milletin değerlerine, istiklaline ve istikbaline sahip çıkmakta, 14 Mayıs 1950'den miras kalan demokratik kazanımları ilerletmekte, 14 Mayıs 1950 ruhunu temsil etmeye devam etmektedir. Milletimiz 14 Mayıs 2023 seçimlerinde sandığa tarihi bir bilinçle gidecek ve bu defa da 'Söz de karar da gelecek de milletindir' diyen Cumhurbaşkanımızın arkasında kenetlenecek ve onun arkasında yürümeye devam edecektir."
Cumhuriyet'in 100. yılında gerçekleştirilecek olan seçimlerle birlikte, 21 yıldır devam ettirilen kalkınma ve demokrasi hamlelerini zirveye çıkaracaklarını dile getiren Altun, Türkiye Yüzyılı vizyonuyla vatandaşı daha müreffeh, daha güvenli bir ülkeye kavuştururken, bölge ve tüm dünya için istikrar ve adalet mücadelesini de sürdüreceklerini vurguladı.
Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Altun, şunları kaydetti:
"Bir masa etrafında ve altında toplanarak bir araya gelen 'Benzemezler kumpanyasının', daha seçimler yapılmadan iktidarı nasıl bölüşemediklerine, ne tarz krizlerle masadan hop oturup hop kalktıklarına şahit olduk, oluyoruz. Milletimizin istiklaline, istikbaline dair ayağı yere basan ciddi bir politika teklif edemeyenlerin, söz konusu kendi ikballeri olduğunda, neler yapabileceklerine dair birçok fragman izledik. Ancak anti Erdoğancılık pompalamak için kuluçka makinesi gibi yalan ve iftira nöbetine tutulan, sürekli dezenformasyon üretenler, milletin gönlünde ve havsalasında yer bulmuyor. Milletin kaynaklarıyla oluşturdukları siyasi ve ekonomik imtiyazlarını kaybedenler, darbe ve vesayet çarklarına da çomak sokulduğu için bugün sadece sistematik yalan ve dezenformasyona sarılabiliyorlar."
- "Cumhurbaşkanımız son derece sağlıklı bir şekilde görevinin başında"
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın sağlık durumu üzerinden dahi asılsız çarpıtmalarla siyasi rant devşirmeye çalışıldığını belirten Altun, "Cumhurbaşkanımız son derece güçlü, son derece dinç, son derece sağlıklı bir şekilde görevinin başında. Allah'ın izniyle uzun bir süre de bu ülkeyi yönetmeye devam edecek. Ne yaparlarsa yapsınlar, Türk milleti, tükenmez bir gayretle çalışan liderinin, Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ın yanındadır. Ne yaparlarsa yapsınlar, milletimiz, Sayın Cumhurbaşkanımızı ve AK Parti'yi, 14 Mayıs'ta bir kez daha zafere eriştirecektir. Çünkü milletimiz, 14 Mayıs'ın tarihi bir seçim olduğunun bilincindedir." dedi.
Halkın, eski Türkiye'nin karanlık günlerini getirmeyi vadedenlere, emperyalist heveslerin, terör örgütlerinin ekmeğine yağ sürenlere fırsat vermeyeceğini kaydeden Altun, sözlerini şöyle tamamladı:
"Türk milleti, 14 Mayıs'ta kendi istikbalinin nasıl şekilleneceğine karar verileceğini görüyor. Ve bu seçimde 21 yıllık kazanımlarına göz dikenleri hüsrana uğratmayı dört gözle bekliyor. 14 Mayıs 1950 seçimlerinde CHP diktasını tarihin tozlu sayfalarına yollayan milletimiz, önümüzdeki 14 Mayıs'ta yapılacak seçimlerde terör örgütlerine umut olan masa müdavimlerini de siyasetten tasfiye edecektir. Türkiye Yüzyılı'nın başlangıcı olacağına inandığımız 14 Mayıs'la birlikte Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan'ın liderliğinde, inşallah yeni bir şahlanış dönemine gireceğiz."