Bursa'da ramazanda çocuklara orucu sevdirmek için kılıç, çanta, ibrik, kuş, ok ve yay gibi şekillerde "iftariyelik" poğaça pişiren tarihi fırınlar asırlık geleneği geleceğe taşıyor.
Kökleri Osmanlı dönemine kadar dayandığı düşünülen ve hafif şekerli hamurdan "iftariyelikler" çıkarma geleneği bazı tarihi fırınlarda sürdürülüyor.
İftariyelik üreten fırıncılardan Bülent Mertyürek, Osmanlı kültürünün yaşatılmaya devam edildiği Muradiye semtinde, yaklaşık 100 yıllık bir fırında hizmet verdiklerini anlattı.
Fırında tarihi boyunca hep geleneksel mamullerin üretildiğini dile getiren Mertyürek, "Halen sandviç ekmeğimizle, iftariyeliklerimizle, ramazan pidelerimizle, cevizli lokumlarımızla aldığımız kültürü gelecek nesillere aktarmak üzere faaliyet gösteriyoruz. Ticari geliri olmayan ürünleri de yine bu kültürü yaşatmak açısından, ortak benliğimiz ve kültürümüze hizmet etmesi açısından üretmeye devam eden bir kuruluşuz." dedi.
Mertyürek, bunu devam ettirmek için her ramazan ayında çıkardıkları bir ürününün de iftariyelikler olduğunu belirterek şöyle konuştu:
"İftariyeliklerin şöyle bir öyküsü olduğu söylenir; geçmiş yıllarda küçük çocukların oruç tutmasını özendirmek amacıyla mahalledeki insanlar, bu iftariyeliklerden alıp oruç tutan çocuklara verirler ve iftar saatinde oruçlarını bunlarla açmalarını isterler. Çocuklara cazip gelmesi açısından da biz fırıncılar bunları çeşitli şekillerde üretirdik. Ben 1976 yılından beri bu ürünleri üretiyorum. Benden önce de ustalarım ürettiler.
Bunlar öğlen saatlerinde çıkarılarak mahalledeki çocuklara dağıtılırdı. Biz bunu yaşatmak istiyoruz. Her ürettiğimizde 50-60 yaşlarındaki insanlar gözleri dola dola gelip, kültürü yaşatmak için bunlardan alıp dağıtırlar. Bilmeyenler de var. Genç neslin bilmediği bir şey. Asıl amaç da bu, kültürler de böyle yaşıyor. Kuşaktan kuşağa bu tür ürünleri ortak benliğimize ekleyerek yaşatılıyor. Biz de bu çorbada bir nebze tuzumuz olduğu için mutluluk duyuyoruz."
Un, su, şeker ve tuzla yapılıyor
Mertyürek araştırmalarına göre bu geleneğin sadece Bursa'da olduğunu gördüğünü söyledi.
İftariyeliklerin içeriğinde sadece un, su, şeker ve tuz bulunduğunu anlatan Mertyürek, "Belli bir kıvama geldikten sonra şekillendirip üzerine yumurta sürüp pişiriyoruz. Bu kadar basit bir ürün. Biraz tatlı, çocukların seveceği hale getirilmiş. Mayalı ürünlerden, açmadan, poğaçadan farklı." dedi.
"Top patladığı anda ısırırdık"
Mertyürek, sabah saatlerinde arayarak iftariyelik ayırtanların olduğunu dile getirerek, "Öğle saatlerinde çıkarıyoruz. Günde yaklaşık 250-300 tane satılıyor. Çok keyif duyarak yapıyoruz biz bunları." ifadesini kullandı.
Fırındaki iftariyelikleri gördüğünde duygulandığını belirten mahalle sakinlerinden Metin Uzatıcı (61) ise "Bir an sanki 50 yıl geriye gitmiş gibi oldum. Dedim; uyudum da uyanamadım, acaba hala rüyada mıyım? Topun patlamasına yakın biz bunları elimize alırdık, patladığı anda ısırırdık. Bunun bir sürü çeşitleri de vardı, tabanca gibi." diye konuştu.