Newcastle Üniversitesi araştırmacısı, atmosfer bilimci Dr. Abdullah Kahraman, İstanbul’da son 37 yılda 75 defa cana ya da mala zarar veren fırtınaların yaşandığını belirterek, "Bunların kimi dakikalar mertebesinde çok kısa süren yaz fırtınaları, kimiyse günlerce devam eden genelde lodos karakterli rüzgarlardır."
Kahraman, yaptığı açıklamada, İstanbul'da fırtına nedeniyle 2 gün önce 4 kişinin öldüğünü, 46 kişinin yaralandığını hatırlatarak, kentte yıkıcı lodosun en çok kış ve ilkbahar aylarında yaşandığını söyledi.
Lodosun sadece İstanbul'da değil, yurdun önemli bir kısmını kapsayacak genişlikte etkili olabildiğini, "İstanbul’da son 37 yılda 75 defa cana ya da mala zarar veren rüzgar yaşandı.
Bunların kimi dakikalar mertebesinde çok kısa süren yaz fırtınaları, kimiyse günlerce devam eden genelde lodos karakterli rüzgarlardır."
Abdullah Kahraman, fırtınaların bazılarının ağaçları kökünden söken, çatıları uçuran ve hatta bazı duvarları yıkmak binalara zarar veren, minare deviren, deniz kabarması yoluyla kıyılarda hasar bırakan cinsten olduğunu belirterek, şöyle devam etti:
"İstanbul'da can kaybına neden olan son fırtına 2016 yılında yaşandı, öncesinde 2014 yılı ve 1999 yıllarında ölümlü fırtınalar oldu. Fırtınalarda rüzgar yön ve hızı çok kısa mesafelerde anlık değişebildiğinden, meteoroloji istasyonlarındaki ölçümlerden çok daha yüksek değerler yerel olarak oluşabiliyor.
Bu açıdan bakıldığında en şiddetli rüzgar şu tarihte, şu semtte oldu demek yanıltıcı olabilir. İstanbul'da 2 gün önce yaşanan son fırtınada rüzgar saatte 130 kilometre hızla esti.
Bu değerler her sene olmasa da zaman zaman ölçülebiliyor. 2014 yılında Eylül ayında Kumköy’de rüzgar hızı saatte 145 kilometre değerle birlikte anemometre zarar görmüş ve ötesi kaydedilememişti.
Yine aynı yıl aralık ayında Çatalca’da rüzgar hızı 129,6 kilometre olarak ölçülmüştür. 2015 yılında Ocak, Nisan, Eylül, ve Kasım aylarında, 2016 yılında Ocak ve Aralık'ta rüzgar hızı saatte 126 kilometre değerlerle ölçülmüştür. Bunların bir kısmı lodos değil, karayel ya da poyrazdı."
17. yüzyılın sonlarındaki fırtınada 1 saat içinde 500 kişinin öldüğü belirtiliyor
Yaz aylarında görülen fırtınaların daha çok gök gürültülü sağanaklarla kimi zaman da doluyla oluştuğunu, fırtınaların kısa süreli olup çok daha dar alanlarda görüldüğünü, İstanbul'un bazı semtlerinde yıkım varken kimi semtlerinin rüzgardan hiç etkilenmediğini anlattı.
İstanbul'da 17. yüzyılın sonlarında bir yaz fırtınasında bir çok geminin devrildiğini dile getirerek, şunları söyledi:
"17. yüzyılın sonlarındaki fırtınada 1 saat içinde 500 kişinin öldüğü belirtiliyor. Ayrıca 1951 yılı Ağustos’unda 3 bin ağacın devrildiği bir vaka kaydı var. İstanbul Afet Veri Arşivi’ne göre 1785 yılı Şubat ayındaki fırtınada bir çok gemi batmış ve Yedikule açıklarında 3 bin ceset çıkarılmış.
Yine başka fırtınalarda 1921 yılı Aralık'ında ve 1936 yılında Şubat'ında Unkapanı Köprüsü parçalanmış, 1925 yılı Kasım'ında evler ve minareler yıkılmış, 1934 yılında Mart'ında rüzgar hızı saatte 180 kilometreyle ölçülerek kaydedilmiştir.
Ayrıca Bizans zamanında 18 Haziran 860'da Ruslar İstanbul'u kuşatmak için 200 gemilik bir filoyla karaya çıkartma yapmış, bu sırada çıkan fırtına gemileri parçalamış, sadece birkaçı sağlam kalmıştır."
İstanbul'da fırtına vakalarının kayıtlarının eksik olduğunu, "Bahsi geçen vakalardan çok daha fazlası olmuştur. İstanbul'da son yaşanan fırtına da İstanbul'un tarihi fırtınalarından birisidir."